2 Kasım 2010 Salı

naber ilhami? nereye la daha karpuz..

minicik bir yamukla dünyaları yıkarım. yıkarım da kimseye belli etmem. içimde kös kös otururum. bu köslükten nazımın en çok geçtikleri nasiplerini alırlar. bağırış yakarış çıldırış.

vakitsizlikten içim sıkılır. sonra herşey süt liman olur. vakitler bana koşar. bu sefer de ben yayarım. bu blog da zaten bu yayışlarla doluyor. yapacak iş yok, hadi blog yazalım. aslında yapacak iş çok, harekete geçiş yok.

sanki ilham geldi gelecek. böyle bir his var içimde. cümleleri ben değil de bir başkası kuruyor sanki. hani öyle cümleler ki, dönüp baktığımda bunları yazan da kim diyeceğim. daha bir cümleyi bitirmeden ötekini söylemeye başlıyor, ben yazmaya yetişemiyorum. ilham böyle birşey olsa gerek. ilham denince aklıma hep eski komşumuzun ilhami adındaki damadı gelir. neyse ilham burda bitti. gerisi gelmiyor üzgünüm.

he ilham diyor ki; ben gelirim gelmesine de yazan eleman boş olunca benim varlığım pek belli olmuyor.

o zaman gelmeden önce haber ver de kitap filan okuyayım.

belki bir yorum yazan, ziyaret eden bir hemşerim olsa ilham hep gelir.

Hiç yorum yok: