31 Aralık 2007 Pazartesi

bö!

dün .net'in ilk sınav için olan bölümünü okudum,bitirdim. sınavını yapmadım henüz. 3 soru var ve herbirinin cevabını bir kompozisyon olarak yazacağım. ama there is a problem; soruyu anlamadım. biraz anlar gibi oldum ama ne cevap vereceğimi bilmiyorum. he bi de 3 örnek de ver demiş. ahaha sen örnek verdin mi ki bana ben de sana vereyim? koskoca kitaptan bi onu mu buldun soracak? şımarığın teki bu kitabı yazan. okulun forumuna baktım; herkes bu kitabın sıfırdan başlayanlar için uygun olmadığını söylüyor. bişeyler bilsek herhalde okulunu okumazdık di mi?
bugün de matematiğe başladım. aaa ilk konular ne de basitmiş ho ho derken bi de baktım ki, o kısım benim gibi zeki öğrenciler için değilmiş. resmen kitabın ortasından başladık çalışmaya. o zaman oralarını kopar da gönder! güpgüzel ciltli kitaba yeniden logonu basarak cilt yaptıracağına özet kitap yollasaydın! hadi bu original kitaptı bozamadın. peki .net'e ne demeli?? önce iki kitabı al fotokopiyle çoğalt, sonra ciltle. sonra da bi study guide hazırla, öğrenciye her test için nereyi çalışması gerektiğini yaz. study guideı da internete ekle. eskiden onu da basıp yolluyorlardı, şimdi akıllandılar. ne yani şimdi? bu kadar uğraşacağına özet kitap yap. sen zaten fotokopi kitap yolluyorsun! yasal mu bu olay böyle? bence national öğrencilere bu kitaplardan yollamıyorlar. internationalsam suçum ne? daha çalışmadan eskidi kitabım böhüü.

esprit

iki tane tanıdığım var, aynı sitede oturuyorlar ve evlerinin arasında 1 veya 2 ev var. bunlardan birtanesine gitmiştik, öteki de geldi. bizden evvel çıkan babam kendisini arabayla gördü diye çok utanmış. elinde çocuk, eşya vs. olduğundan arabayla gelmiş. bize bunu açıkladı. arabayla gelmesi komik gerçekten, çünkü yanında yardımcısı da var, eşyaları o taşımış zaten. sonra başka insanlar da geldi ve sohbet arasında biri arabalı olana "ee senin evin nerde, yakın mı?" diye sordu ben de o tam cevap verecekken; "yakın yakın, arabayla 10 sn dedim" olayı bilenler koptu, bilmeyenler de anlamış gibi yapıp güldü. ahah çok komikti aklıma geldikçe gülüyorum.

30 Aralık 2007 Pazar

vıdı vıdı

.net principles çalışıyorum ama hiiçbirşey anlamıyorum. aslında anlıyorum ama başka birine anlatabilecek kadar değil. anladın mı? anlamadın biliyorum galiba benim anlatma yeteneğim yok. neyse o bu kitabın şuan okuduğum bölümleri için geyik diyor. ama sadece bir terimin nerde kullanıldığını, ne olduğunu söylemesi bile kafamda şekillendiriyor okuduğum şeyleri. kitap sanki ben okulu bitirmişim gibi anlatmış herşeyi. kaşısındakini herşeyi biliyor zannediyor. tamam geyik yanları da çok kabul ediyorum. mesela şunu çok yapıyor; ITciler bu kitabı bıdıbıdıları anlamak için okuyorsa, i'm sorry istediklerini bulamayacaklar.. vs.. sorduk mu onu sana? valla kardeşim ben ITci fln değilim. sadece bir öğrenciyim, bu konuda bilgim ve bilen bir eşim yokmuş gibi düşün öyle anlat olur mu?
ya ama ben bu iş nasıl böyle oluyor anlamıyorum. bilmediğim bütün kelimelere bakıyorum, hatta kimi zaman cümleyi birebir türkçe'ye çeviriyorum ama yine de anlamıyorum. sonra bakıyoruz ki bahsedilen aslında çok basit bi olay. tamamen kelime salatası. bunları ben bu kadar zor anlıyorsam amerikalılar napıyor merak ediyorum. normal normal yazsana şunu!

"aslında bu noktada elimizde olan en gerçek şeylerden biri belki daha önce karşılaşma ihtimalinizin size çok düşük göründüğü şeylerin yanısıra sadece gözümüze görünen ve birdaha bakınca anlaşılan ufak meselelerle benzerlik göstermekte olan büyük çözümler, ve bu çözümlere getirilebilecek en etkili sonucu da üreten firmaların altyapılarında da benzer çapta sorunlarla karşı karşıya gelebilmemiz ve bunları çözerken göz önünde bulundurmamız gereken püf noktaları ile uğraşmadan sadece çözüm odaklı formüller geliştirebilcek düzeyde bir aşamaya gelmiş bulunmaktayız."

attım. işte bu tip cümleler var kitapta. tamam, abarttım ama başıyla sonu alakasız saçmasapan şeyler.. bilmediğim bi kelime çıkıyor diyelim. aman cümleden kopmayayım, genelini bi anlim öyle bakarım diyorum. ama olmuyor ki. bitmek bilmiyor cümle. bilinmeyen kelimelere bir yenisi daha ekleniyor. of of. hiç ingilizce bilmiyormuşum ben onu anladım. hatta türkçe bile bilmiyorum. ama yok ya.. biliyorum. önemli olan derdini mümkün olan en az kelimeyle anlatmak değil midir? onlar bilmiyor kesinlikle! :P

16 Aralık 2007 Pazar

hey amigos! haberro fantastico!


kitaplarım geldi! elindekiler bitti mi ki de istedin dediğiniz duyar gibiyim. postayı bekleyerek zaman kaybetmemek için bir sınavım kalınca yeni kitapları da istedim. tahminimden çabuk geldi ve gümrüğe de takılmadı elh. cuma günü, cuma saatinde dua ettim hem gümrüğe takılmasın hem de çabucak gelsin diye. allah'a şükür hiçbir problem olmadan gelmiş.

Microsoft .NET ve College Algebra dersleri geldi. 3 dersim kalmıştı, hepsini yollayın dedim ama yine 2 tane yolladılar. Neyse vardır bir hayır. 3 ders çok ağır bir paket olurdu ve zeki gümrük görevlisi de vergi almaya kalkardı yine. Gerçi paketim küçük değildi şimdi. İki dersin de iki kitabı var. Hele matematiğin bir test kitabı var acayip kalın. Bir de matematik dersinin bir dosyası çıktı paketten. İçine formullerinfln yazılı olduğu masa üstü takvimine benzer birşeyler koymuşlar. Bir de şifre var, ödevleri o şifreyle girip yollayacakmışım. FBI mısınız kuzum?


Mavi olan kitap matematiğin test kitabı. Kalınlığı anlaşılsın diye laptopumun yanına koydum. Kapıskalın laptopum bile yanında incecik kaldı as you see.



matematik kitabının arkasına da okulun simgesi olan şu kuşun fotoğrafını koymuşlar. bence öne koymalılardı. "ay bugün bu kadar yeter çalışmıyim artık" deyip kitabı kapatınca "bitirme de gagalim seni" der gibi bakan kartalı görünce şevk verme açısından iyi olurdu.





2 Aralık 2007 Pazar

74%

gs102'nin son klasik sınavını geçen gün post etmiştim. süper tiçır brad haftasonu dinlemez çalışır, sınav sonuçlarını merak içerisindeki öğrencisine gönderir. keşke öğretmenler gününü kutlasaydım. neyse.. 74 almışım. tahminen atarak cevapladığım bir soruya doğru olmasına rağmen sıfır vermiş. soru şöyleydi; "bişebişeyin biyerde olması başkabi bişeybişeyi nasıl etkiler?"gibi.. ben de sadece "etkilemez" yazarak attım. o da sıfır vermiş. açıklamadığımdan kafadan attığımı anlamış olmalı.

bu arada yukarda "tahminen atarak" diye yazmışım :) çok komik. ya da bilmem, o kadar da komik olmayabilir. "önce tahmin ettim sonra da emin olamayıp attım" ya da "atacaktım bir cevap tahmin ettim ve attım".. gayet de normalmiş yani. klasik sınavın atması ancak tahminle olur. hani şık olsa "hadi attım bolu'nun b'si olsun!" dersin de bunda mecbur bi tahmin yürütmek zorundasın. ay neyse yeter!


kristal elmadan doğru avize çekim çalışmaları

29 Kasım 2007 Perşembe

FW:önemli

FW:önemli.. bir mailin konusunun FW:önemli olması benim onu açmamam ve önemsiz birşey olduğunu düşünmem için yeterlidir. Ama geçenlerde aramızda gerçekten çok önemli bir meselenin olduğu bir arkadaşımdan böyle bir mail gelince belki konuyla alakalıdır diyerekten açtım. Birsürü e-mail adresini geçtikten sonra mailin boş olduğunu düşünmek üzereyken o önemli meseleyi aradan gördüm. Neymiş virüs yayan bi mail adresi varmış da, açmayın da, etmeyin de bıdıbıdı. Ben size virüsü yayanın ne olduğunu söyleyeyim mi konusunda "fw:" harf gurubunu içeren mailler! Yaaa hep açtınız di mi? Neyase birdahakine ne açarsınız ne de forward edersiniz.

2/25

cs263'ün 4. testinden 92% almıştım. buraya yazmayı unutmuşum. bu arada yeni hoca daha adımı bile bilmiyor. hani konusmuş olsak ve bana what is your name demiş olsa ve ben de melda demiş olsam o da yanlış anlayıvermiş olsa ok. ama öyle bir durum yok. yazı diliyle this is melda diyorum daha ne diyeyim.

Comments:
Welcome,
Melba Baki (050057) has received a grade of 92% on Test 4 in CS263. She missed the following with correct answers as showon:
14 - B
23 - C
TOTAL = 100% - (2 x 4% ea) = 92%

ayrıca gs102'nin 5. testini post ettim az önce. 5 and last. test değildi, klasik sınavdı. bazı sorular kitapta okuduğumu hatırlmadığım konulardandı ben de wikiden mikiden buldum işte. buldu daha doğrusu, babam bulmuş sağolsun. bakmayın bana öyle, napim tıp sorusuydu.

27 Kasım 2007 Salı

www.vivaldi.com ücretsiz yüklemek için tıklayın.

arpacık iyileşme sürecine mi girdi yoksa daha yeni mi başlıyoruz bilmiyorum. bana bakan ilk başta farketmez birşey. o beyazlık da kayboldu. ama göz kapağımın içine doğru baktığımda hafif bir kırmızılık görüyorum. geçer inşallah. etraftaki hiçbirşeyi göremiyorum ya evim tertemiz zannediyorum :) birazcık da tatil yapayım :)
gözü bozuk olduğu halde gözlük takmayan bir komşum parktaki çocuklarını görmek için kamerayla zoom yapıp izliyormuş. bu fikirden yola çıkarak bugün muhammed'in arkasından kamerayla baktım. çok iyi fikirmiş he. aferin benim zeki komşuma.
komşu demişken anlatayım. komşularımdan biri eskiden ne kadar çok internete girdiğini anlatıyordu. ben de internete alakalı birini görünce aa benim sitem var diye atladım hemen. lafının bölünmesine kızmış bir tavırla bizim de vardı dedi. hiç inandırıcı gelmedi ama bir daha sitemden bahsetmedim. ona da sormadım. sonra günlerden birgün bu komşum internetten birşeyler bakmak için bana geldi. bilgisayardan anladığı için geldiğinde çocuğunu kucağından aldım ve kendisine bilgisayarı açtım. ben çocukla ilgilenirken komşum ekranda hiçbirşey yapmadan duruyordu. göz ucuyla izlemeye başladım. masaüstünde "2007_00_00 muhammed vs..." gibi bir isimle duran klasörü açtı. bir anlam veremedim. ses etmeyecektim ama resmen karıştırıyor! onu neden açtın dedim. şey ay çok pardon ya senin bilgisayarın değişikmiş dedi. yapma yaa! :) nesi değişik olacak ki dedim. internet explorer'ı aç bak istediğine dedim. yine hareketsiz geçen dakikalar... sonra sen yapsana ya ben karıştırdım dedi. allah'ım yarabbim. o zaman biliyorum diye ortalarda dolaşma. bak ben yarı bilgisayar mühendisi sayılırım ama bişey biliyormuş gibi kendimi ortalara atıyor muyum? hayır. acaba bu arkadaşın sitesinin adı neydi çok merak ettim. http://www.ayşe@hotmail.com kesin. bununla da ilgili bir anm var şöyle ki; yine çok bilmiş bir akrabamızın eseri. birgün onlardayken 10 yaşındaki kuzenim o zaman 8 yaşındaydı; "bilmemne abla, biliyor musun benim e-mail adresim var" dedi. bilmemne abla da; "yaa öyle mi canım www?" diyerek kuzenimin devam ettirmesini bekledi. bizim kuzen gayet saf bir şekilde; "e-mail adresi diyorum www olmaz ki!" dedi :)
başka birgün başka bir teyzenin kızı evleneceği zaman damadı davetiyelerin zarflarının üzerine davetlilerin isimlerini bilgisayarda yazıp print etmiş. teyze bu fikre bayılmış. ve bir bilgisayar mühendisi adayı olan beni bu yenilikten haberdar etmek istemiş! geldi dedi ki; "bak melda, x bunu vivaldi diye bir programla yapmış sen de yaparsın" zor tuttum kendimi gülmemek için. vivaldi yazı tipinin adı yaaa!

26 Kasım 2007 Pazartesi

minik arpacık minik arpacık kuyruğun nerede?

iki gündür sağ gözümde ve kulağımda bir ağrı vardı. bu sabah kalktığımda göz kapağımda sivilce çıktı zannettim. meğer arpacık denen şeymiş. hemen fotoğrafını çekip babama yolladım. ilaç söyledi. iyileşecek inşallah. ama bir sorun var lens takamıyorum. hal böyle olunca da iş miş yapmadan dolanıyorum evde. zaten iş yapmaya gerek duymuyorum çünkü yerdeki tozları göremiyorum :) şimdi bu yazıyı yazarken bile ekrana yapışık durumdayım. çayın buharını tutuyorum gözüme bi de toblex diye damlamı damlatıyoruz. 21 besmele okunacakmış bi de gözüme. inşallah iyi olurum cumartesiye kadar. çünkü az önce yemeğe misafir çağırdım :)

17 Kasım 2007 Cumartesi

don't call me like that. never!

sinir olduğum birşey varsa o da kızların birbirlerine nar tanem, inci tanem, aşkım vb. kelimelerle hitab etmesi. sevgili misiniz? merak ediyorum kız arkadaşlarına bunu söyleyen kızlar eşlerine nasıl hitab ediyorlar. aynısı olamaz herhalde. birine aşkım diyebiliyorsan ona aşık olmalısın değil mi?
bir de birbrinin dizine yatan, dibdibe pozlar verip fotoğraf çektiren bi de o fotoğrafları kuzukcum, böcükcüüüüüm, canımmıniçi diye kaydedenler var. bu tip kızlar hep liselerde olur zannediyordum ama eşimin iş yerinde de doluymuş bunlardan.
zaten ben böyle tipleri msn nicklerinden keşfederim hemen. bi kerecik de konuşsam tam anlarım nasıl biri olduğunu. bu tiplerin ışıltılı harfleri vardır. canım naber dediğinde canım ayrı parlar, naber ayrı bir döner fln. bi de vedalaşırken öpen dudakları vardır. o muck yazar biz burdan kocaman kırmız rujlu bir dudağın büzülüp düzeldiğini görürüz. nedenseee kelimelerinnnn sonlarındakii harfleeeer hepp uzaaarr heeep uzarrr. duygu is chemvrimicheeee di mi bebek?
hate that.

2 Kasım 2007 Cuma

80/100

cs263'ün 3. testi bir labdi. pass/fail olduğunu söyleyecekler sandım ama notumu da söylediler; 80% almışım. ama ortalamayı etkilemeyecek bir 80 bu. ortalamaya lab olmayan testler katılabilecekmiş.
c dersinin hocası da değişmiş. ondan böyle geç cevap geldi sanırım. acaba başharfi de c dedim diye mi küstü? bu seferkinin adı da d ile başlıyor. eybisidi... eybisidi eybisidi
test 4'ü de notumu öğrendiğim gün yani dün değil evvelsi gün post ettim. hala cevap yok. wake uppp!!

20 Ekim 2007 Cumartesi

aklıma gelmiyor..

yıllar evvel babam iş yerinden çok güzel bir ajanda getirmişti. ocak ayının ilk haftasını geçmiştik. ben de bu süper ajandaya günlük yazmak istedim. yazacaktım yazmasına ama bir sorun vardı. ocak'ın geçen o 7 günü boş mu kalacaktı?? düşündüm taşındım. o günlerde neler yaptığımı hatırlamaya çalıştım ama olmadı, aklıma gelmedi. ben de doğruyu yazdım. ilk 7 güne "aklıma gelmiyor" yazdım. ve bu olay yıllarca ailede konuşuldu. düşünsenize genç kızlığa adım atmak üzere olan bir kız olarak günlük yazmaya başlıyorum ve ocak'ın ilk 7 günü için yazdıklarım bütün ailenin dilinde!! beni gören herkes "melda, aklıma gelmiyor ehiehi" diye gülmeye başlıyor. psikolojim bozuldu sevgili okuyucu. kimseye unutturamadım. yıllar sonra bu işe en çok gülen büyük teyzem bana günlük yazmam için bir defter alınca ilk sayfasına eskiden yaptığım bu zekiliği yazmıştı. bütün şevkim kırıldı. artık deftere günlük yazamıyorum. uzun soluklu tek tuttuğum günlük geçtiğimiz bir yıl içinde oldu. artık devam edemiyorum. nedense yazacak hiçbirşey aklıma gelmiyor!


bu olayı anlatmak nerden aklıma geldi?
post yazmak için pencereyi açınca yazacak hiçbirşey aklıma gelmemişti de ondan :)

19 Ekim 2007 Cuma

Duygu is CHEV_I2İM_İ_$HE

but melda is astonished!!

facebook'da gördüm, seezlerle de paylashmike isthedym.

18 Ekim 2007 Perşembe

who let my mum buy? who who who who

sen kalk blogunda burberry'e laflar et, aradan bir saat geçsin annen telefon açıp "sana burberry çok süper bir ayakkabı aldım" desin. şinanay da yavrum hopa şinanay. zaten ben jaguar araba kullananlara da gıcık oluyorum :P hadi bakalım bir saatin var anne :P

saat 11:10 ve ben bütün işlerimi bitirdim. yemek, temizlik, kek mek, sofra hazırlama, derleme toplama.. ütüm var ama o hiç bitmiyor, o yüzden onu işten saymıyorum. annem gelecek kahvaltı yapıcaz sonra da gezicez nihahoy.

17 Ekim 2007 Çarşamba

yüz kitabı

facebook diye birşey var ve herkes onunla ilgili yazıyor çiziyor. hadi şimdi sıra bende.
ben de üyeyim feybuğa. tespitlerimi madde madde sıralıyorum;

  1. "arkadaşlar ısrar etti de üye oldum, ayh ofh" diyenler hepimizden daha meraklı feysbuğa. bu tip insanların walllarında genelde davet eden kişiye karşı; "hadi bakalım beni bile üye ettin, ne olacaksa?" türünden şeyler yazıyor. sanki umrunda değilmiş gibi bir hava bir jaz.. ama ne ısırmadık vampiri kalmış, ne de pokesi.
  2. henüz kimsenin pokesine basmadım. ne işe yarar, basınca o kişinin bi yeri mi acır fln hiç bilmiyorum.
  3. bütün arkadaşlarımın bin türlü vesileyle diğer arkadaşlarımı bildiklerini anladım. asfa, kaihl, boun öğrencisi olan arkadaşlarım muhakkak birbirlerini tanıyorlar. en bağlı olanlar sırasıyla kaihl, asfa ve boun. boun'dan önce fatih kolejini de yazabiliriz.
  4. kapalı kızlarımız fotoğraflarını göstermeye pek bir meraklılar. yüz kısmı karartılmış, güneş gözlüklü, koca topuzlu başörtülü kafalar en moda. e gülüm madem tipin belli olsun istemiyorsun o halde ne diye fotonu ekliyorsun?
    he bi de burberry kafalar var ki.. ayrı bir alem. burberry'e karşı değilim yanlış anlaşılmasın ama burberry öyle bişey ki onu takmayıp burberry giyiyorum diye bağırsan daha az insan farkeder. gözümüze sokmayın ok? ama bak gucci, ferragamo, longchamp hiç de öyle deil. gerçekteeen :)
  5. bir de abuk subuk guruplar var; kaç kişiyiz?, hadi ordan biz kaç kişiyiz?, idare edemem anne, tüm yurtta özgürlük vs. bunlar hiçbir işe yaramıyor.
    mesela bu başörtüsüne özgürlük gibi guruplardan davet alınca kabul etmesem vicdan azabı duyuyorum. sanki başörtüsüne özgürlük istemiyormuşum gibi.. (istemediğim durumlar var evet açıklarım bi ara) gurup davetini kabul edince de sesini feysbuktan duyurabileceğini zanneden kekler gibi oluyorum. başörtüsüne özgürlük gurubuna katılınca özgürlük mü geldi oyh oyh. zaten bu başörtüsüne yasak koyanlar da facebooka girip bi bakacaklar; "ana bissürü üyesi var la bu gurubun, bence biz bu yassağı kaldırah, korktum vallah" diyecekler di mi? başörtüsünü protesto etmedik bi facebook kalmıştı, afferin sizeeee!
    geçen de "hepimiz askeriz, hepimiz şehidiz" diye bir gurup gördüm, ıyh. feysbukta dolaşırken asker ve şehit olunmuyor darling. o kadar kolay değil.
  6. bi de top friends diye birşey var, birsürü davet aldım ama kabul etmedim. sanırım arkadaşların arasında bi top listimsi bişey oluşturup birbirlerini kıskandırıyorsun. ilkokul arkadaşların üni'den arkadaşlarını görüp "wuhaa ne biçim kankiler" diyip kıskanacak, üni'dekiler de "oy ne çok eski arkadaşı var tiki tiki, bizim suratımıza bakmaz bu" diyip üzülecekler. sonra sen de very popular nice friend olacaksın, bekle..
  7. bir de wall diye birşey var. ki ben orda yazılanları sadece profilin sahibi görecek sanıyordum. ohanzi herkes görüyormuş. inboxına atsana mesajı ne diye duvara yazıyorsunuz? buraya örnek bir wall postu yazacaktım ama error varmış feysbukta.
  8. facebook is... ne bu ya. melda is evde. melda is hasta oldu yatıyor ühühü. melda is kankiyle buluşcaaakkk!! niye kendimden örnek verdiysem neyse.. is bilmemne. feysbukta seni izliyorduk biz de acaba bugün cansu is what?

ama öyle veya böyle üye olmuşuz hepimiz. ben üye olduğum zaman kimseler yoktu, okuldan derslerimi yazıp, o dersi alanları görecektim güya, ne işe yarayacaksa. sonra bir mail, ilk okul arkadasım x beni kontak eklemiş, hobaa. sonra öteki sonra diğeri..

9 Ekim 2007 Salı

6/40

85%
gs102'nin son testini de post ettim. kaç gün oldu daha yeni yazıyorum.
şimdi de bütün kitabı kapsayan klasik sınavı yapıcam. çok güzel bir ingilizceyle yazmam lazım. çünkü cevapların yarısı içeriğe diğer yarısı da anlatıma göre puanlandırılıyor. neyse geçerim inş. brad'le aramız iyi :P kendisi 85 notumu çok beğendi ama bir sorudan emindim, doğru cevabı söyledi ama o da emin değilmiş. tıp sorusu olduğu için babama soracaktım unuttum. okuyorsundur herhalde baba, buraya yazayım;


- In comparing the four chambers of the heart, the _______ have weak, thin walls and the ____ have thick muscular walls.
A-right atrium and right ventricle; left atrium and left ventricle
B-left atrium and left ventricle; right atrium and right ventricle
C-right and left atria; right and left ventricles
D-right and left ventricles; right and left atria
Brad C demiş, ben de D diyorum. Hangisi sence?
Bu arada belki brad notumu düzeltir diye bir önceki sınavda yanlışlık yaptığımı söyledim ama işe yaramadı. Neyse önemli değil, kalsaydım diretirdim.

ilave: 17 ekim 07
brad, sevgili dostum.. sen haklıymışsın.

26 Eylül 2007 Çarşamba

sahur time

fihristim.blogspot'taki bütün tarifleri tek tek yemekzevki.net'e yönlendirdim, flickr'daki her yemek fotoğrafının altına tariflerin yemekzevki.net'teki ve ilovecooking'teki bağlantılarını verdim. şimdi yemekzevki.blogspot'taki her tarifin altına yemekzevki.net'teki bağlantıları yazmak kaldı. bunları da neden buraya yazıyorum bilmiyorum. şimdi sahur için birşeyler hazırlamaya gidiyorum. canım pideden tost istiyor, kaç zamandır yapmadım. çay mı, kahve mi, süt mü karar veremedim. çay olsun çay çay..

24 Eylül 2007 Pazartesi

27/40

yaa işte böyle; 27/40.. tembeliko meko
gs102 test 3'ü geçen cuma post ettim ve %68 görünce kaldım zannettim. aslında %71 almalıydım, cevapları geçirirken şaşırmışım. demek ki neymiş geçirirken sadece cevaba bakıp işaretlememek gerekiyormuş. soruyu da bi kontrol etmek lazımmış. allah'tan ki bunu sınavda kalarak öğrenmedim. kıl payı geçerek öğrendim :)

geçen postumda bahsettiğim dip köşe temizlikten eser kalmadı. tamam üzerinden 2 hafta geçti ama 1 gün geçmemişti ki temizliğim disappeared. misafir kids rulez. bundan sonra karar verdim çocuklu misafirlere dökülmeyen şeyler yapacağım. süslemeye uğraşmayacağım çünkü zaten anneler farketmiyor. dökülmeyen şey nasıl yapılır bilmiyorum. en güzeli tablet yiyecekler. bi bardak su yanına da bi kaç tablet. su dökülse de bişicik olmaz. çay, kurabiye dökülmesin yeter ki.. bi de koltukların düğmelerini sökmeye uğraşma emi yavrum. ben senin gözüne parmağımı sokup eşeliyor muyum?

10 Eylül 2007 Pazartesi

7/25

72%
geçenlerde çok az çalışarak, biraz da yardımla test 2 of cs263'ü post ettim. kalacağımı zannediyordum ama geçmişim elh.
test 3 de şimdiye kadar olan konuların exerciselarıyla derlenmiş bir lab. tabiki bu exerciseların cevapları hiçbiryerde yok.. 2 tane kaldı, ilgili konuları çalışıp öyle yapacağım.

yazarken sürekli yanlış yazıyorum. kelimelerin son harflerini tam çıkaramıyorum. şöyle oluyor; mesela "kapatıyorum" yazmam gerekiyorsa "kapatıpıyorm" gibi birşey yazıyorum. klavyeye bakmadığım için galiba. eskiden de böyleydim ben. son harfleri okumazdım. sorunun sonundaki "değildir" kelimesini görememektendi herşey.. bir de okumam gereken kelimeyi daha tam bitirmeden bir sonraki kelimeye geçerdim. yazarken de böyle. şu son cümleyi yazarken kaç kere geri dönüp sesli harf tamamladım bi bilsen.. eskiden de böyleydi yani, dün kafama aldığım darbeden dolayı değil. evet darbe.. darbeden daha şiddetli bir kelime var mı? eğildiğim yerden kalkarken, tam açmadığım ya da rüzgardan hafif aralanan kapı... ve drank!! hayatımda böyle ağrı hissetmedim. hemen buz koydum ama hafif bir şişlik var. sol tarafı çarptım ama sarsıntıdan ensem ve sağ tarafım ağrıyor. zonk zonk zonk....

bugün dip köşe bir temizlik de yaptım. daha sadece iki oda bitti bakalım dermanım olursa devam ederim. akşama da misafir var kurabiye, pasta, börek....

23 Ağustos 2007 Perşembe

3/25

evet dostum senin de tahmin ettiğin gibi; 88%
dün akşam C'nin birinci testini post ettim. hoca hızlı çıktı, bugün kontrol edip yollamış grademi. bu hocayla daha önce karşılaştık mı bilmiyorum ama ilgili birine benziyor. biology'nin hocası kadar olmaz tabi. national geographic'in mail gurubuna üye olsam bu kadar science articleı okumazdım. grantham'da öğrenciyim ama yine de okumuyorum ahah. i'm sorry brad, maillerini sadece açıp içinde bana hitaben birşey var mı diye bakıyorum. bazen de sadece unread görünmesin diye açıyorum.

bu arada C'nin hocasının adı da c ile başlıyor iyi mi :) ama adını neydi unuttum. bir de benim şöyle bir problemim var. karşımdaki hoca kadın mı erkek mi bilmiyorum. mesela eskiden elisha diye bir danışmanım vardı, elisha diyerek google'da aradım; kız da varmış, erkek de.. e şimdi ben sana yanlış birşey söylersem benim suçum ne? belirtsene mailinin sonunda mr. mısın, mrs. misin.. aslında bende de hata var, bana bi kere mr. baki dedin hatırlıyor musun? :) neyse hoca erkek mi kadın mı bilemeyince insan kafasında canlandıramıyor. canlandıramayınca da hoca tamamen sanal bir kişilik oluyor benim için. o zaman ne oluyor? derse adapte olamıyorum. düşünsenize, sanal güçler tarafından takip ediliyorsunuz.. aslında hiç alakası yok da bunca zamandır test post edemeyişime bir bahane uydurdum. ama gerçekten karşındakinin kadın mı erkek mi olduğunu anlayamamak insanı sinir ediyor. keşke görüntülü iletişim kursaydık. hoş görüntüsü tam tersi izlenim veren de olmuyor değil ya.

fotoğraf da yine haftalar öncesine ait. dondurma+brovniyi ilk deneyişim. sonra da sufle kaplarında yapıp dondurmaladım. yemekzevki.net'e de ekledim. bugün de misafirlerime yaptım. fıstıklı ve kaymaklı dondurma ile ikram ettim. ama ben daha yemedim. iki tane ayırdım, bi sana bi bana.

10 Ağustos 2007 Cuma

just a minute officer, i'm finishin my coffee*

derslerimi en geç nisan 2008'de bitirmem gerekiyor. daha gelecek üç dersim var ve ben elimdeki ikisinin yarısına bile gelmedim. ayvayı yedim ho ho ho.
yandaki görüntü geçen haftadan. şuan da aynı şekildeyim ama biology değil c çalışıyorum. kahve içtiğim bardak bile aynı. ama yarısına kadar dolu şuan.
eskiden bu saatlerde hiç çalışamazdım ama artık daha iyi çalışıyorum sanki. akşam üzeri herzamanki gibi çalışamıyorum, zaten çalışamam sofrayı kurmak lazım fln. sabah namazdan sonra çalışabilsem keşke ne süper olur. namazdan sonra yatıp yedide kalkıyorum, bir daha da yatmıyorum. aslında sabah namazdan sonra ders çalışıp, sekiz buçuk - dokuz gibi uyusam çok verimli olur. evet haftaya bu sistemi deneyeceğim.
c'den şimdiye kadar çalıştığım herşeyi unutmuşum. tekrar baştan başladım. ikinci kez okumak daha oturttu kafamda bazı şeyleri. aslında ikinci kez okumuyorum, saymadım.. belki de beşinci kez...
şimdi oturup misler gibi c çalışmam lazım. bi sınav vereyim artık ben de sıkıldım ama okunacak öyle çok yer, yapılacak öyle çok exercise var ki...

allah'ım şu kandil günü sen bana yardım et. dualarımı kabul et. senin sevdiğin kullar olmayı bize nasip et. cennetinde senin sevdiklerinle beraber olalım hep inşallah. bizi kabir azabından, cehennemden koru.

*english plus serisinin listening bölümlerinden dilime pelesenk olmuş bir replik. okunuşu şöyle; castemünütofisa, aymfinişinmaykoafii

30 Temmuz 2007 Pazartesi

:-|

inşallah ders çalışınca buraya neler çalıştığımı yazacağım. geçen gün sadece kitabın sistemini hatırlamak için uğraştım durdum.
şimdi biraz ütü yapayım, sonra da ders. söz.

3 Haziran 2007 Pazar

6/40

dün kafamda yazacak milyonlarca şey varken yazmadım. şimdi de tam olarak hatırlamıyorum.
geçen gün biology'den bir sınav yaptım, buraya yazmamışım bile. bahsettiğimm sorunu bütün öğrenciler yaşıyormuş, hemen çözdüler. tamam uzatmıyorum sayın okuyucu biliyorum ki notumu merak ediyorsun. inan bana kaç aldığımı unuttum. not ettiğim kağıda bakmam lazım. uzatma da bak hadi dediğini duyar gibiyim. bi sn.
85%. zaten başlığın 6/40 olmasından anlamış olmalısın. her zaman ki gibi yine emin olduğum sorular yanlış, emin olmadıklarım da doğru çıktı.

biology'de yeni konum ise evolution. nerdeyse inanıcam o kadar mantıklı anlatmış ki... aslında bahsettiği şey tam olarak maymundan geldiğimiz değil. maymunlardan bahsetmiyor bile. hatta anladığıma göre biz maymunlardan gelmiş olamayız. ya da bilmiyorum kitabın ilerleyen sayfalarında darwin'in resmini gördüm, bunca mantıklı şey anlattıktan sonra kalkıp hala atalarımız maymunlardır derse de olmaz yani. o zaman hocaya gidip sorarım. ya da şu dersi geçim de öyle. dereyi geçene kadar napalım...

27 Mayıs 2007 Pazar

huf!

----
ağhhh! az önce dehşetengiz bir hata yaptım. alttaki yazıyı yemekzevki'ne post ettim!! bir de niye etiketlerim görünmüyor diyorum yazarken. of inanılmazdı. postu silerken o arada hemencicik de kopyaladım. ay çok fena heycanlandım. :)
bir de tam o sıra annem çok kötü öksürmeye başlamaz mı? kalbim güm güm hala. komik birşey yazacaktım da annem izin vermedi. :)
----

meraba blog, özledim seni.

bugün bi blogumun olduğunu hatırladım. hergün yazmayı planlıyordum bir de...


ayın 25inde biology ikinci sınavım bitti fakat notumu öğrenemedim. yeni test sistemimiz beni deli etti. zannederim verilen vakti aşıyorum. ama ben ne yapabilirim ki her defasında sorular karışıp da çıkıyor önüme. daha hızlı yapamam kusura bakma.
iki defa denedim olmayınca hocaya mail attım. sonra üçüncüyü denedim yine olmadı. bu sırada hoce cevap verdi; student rep.inle görüş dedi. görüştüm ama kendisi çok uyuşuk biri hala cevap verecek. hafta sonu da girdi araya, artık hafta ortasına kadar kendine gelemez. adı da tiffany, ne komik.

işin garip tarafı sınav notumu öğrenmeden yeni konuya geçemiyorum. ya kaldıysam korkusu bu sanırım. tekrar geri dönmek olursa diye.. kalmayacağım allah'ın izniyle. çünkü çok çalıştım.

bir de hiçbirşeye konsantre olamıyorum. kafam öyle yoğun ki.. hamdolsun bir derdim yok ama nedense hemen sıkılıveriyorum herşeyden. birşeyle beş dakikadan fazla ilgilenemiyorum. bu birşey dediğim şey ders oluyor tabi ki.. canımın istediği şeyle öyle güzel ilgileniyorum kiiii :)

13 Mayıs 2007 Pazar

7/40

Sonunda biology ilk sınavı verdim. 83 aldım ve geçtim hamdolsun. emin olmadığım sorular tabi ki yanlış çıktı ama kesin emin olduklarımdan da yanlış çıkan var. hocaya sorayım. bu dersin hocası inanılmaz ilgili bir şahsiyet. sürekli dersle ilgili makaleler yolluyor. hani biz bu dersi seçmeli seçtik ya sanki çok sevdiğimiz bir alan biology..

bu sınavı ne zor şartlar altında yaptım bir ben, bir de allah bilir. bi de size söyledim, siz biliyorsunuz artık. keşke komşularımız bu kadar temiz olmasalardı diyorum inanın. şu saatte temizlik yapılır mı? peki çocuklarınızın bu kadar enerji dolu olması için onlara ne veriyorsunuz? ya da maç izlerken o sesler nasıl çıkar? siz goool diye bağırıp tepinirken bizim avizelerimizin sallandığından haberdar mısınız? haberdar olsanız ne yazar evet..

11 Mayıs 2007 Cuma

kod mu öğretiyorsun bana?

allah'ım galiba buldum

buldum!
bana ders çalışma gazı veren olayı buldum. aman allah'ım ne mutluyum. olay nedir anlatayım; bir kimsenin bana derslerim için "aa nasıl bitireceksin ki sen, bitiremezsin bir ayda çok az vakit" demesi. evet bana böyle dendiği vakit inanılmaz bir hızla ders çalışasım geliyor. ama önce bunu blogumla paylaşasım geldi, paylaşayım dedim.
velhasıl çok gaza geldim. geçen gün bitireceğim sınavı bugün bitiriyorum, allah'ın izniyle. geçen gün niye bitmedi? çünkü şey, ertesi gün şile'ye gidicektik, ertesi gün de şile'ye gittiğimiz için bitiremedim. that's it.

9 Mayıs 2007 Çarşamba

düğüm

Yazmadığım günler boyunca çok çok az çalıştım. Canım hiç istemiyor, kafam da almıyor...
Birşeyler yapmak zorundayım ama. Biraz başladım, inşallah bugün biology ilk exami verebilirim.
Düşünüyorum da bir zamanlar hayatım ne kadar da sakindi.. Hiçbirşeyi dert etmiyordum. O zaman sorsalar herşeyin çok zor olduğunu söylerdim kesin. Çoğu insana göre benim şuan hiçbir derdim yok. Yok evet ama ruhum daralıyor. Birşeye sevinirken bile aklımda beni üzen şeyler var. Bütün kuvveti geleceğe verdim, şimdi güçsüzüm. Anı yaşamayı öğrenemedim bir türlü...

30 Nisan 2007 Pazartesi

maşallah bana maşallah...

Ohoo 3 gündür yazmamışım buraya. Sanmayın ki 3 gündür durmaksızın ders çalışıyorum. Çalıştığım da oldu ama genelde dalga geçiyorum. Ama sabahları biology'den çok iyi anlıyorum maşallah bana.
Maşallah diyince aklıma geldi, bugün bi alışveriş merkezinin otoparkında bir hanımcağız elinde bebek arabası telaşlı telaşlı yanıma yaklaştı. Elindeki otopark kartını göstererek "where can i pay?" dedi ben de "you should have paid in the mall" dedim. O da çok kötü fena bi küfür etti. Sonra o hanımı görevlilerle konuşurken gördüm. Dedim abla nerden ödeyeceğini merak ediyor. Görevli de hanıma doğru bağırarak "a-ra-ban ne-re-de?" dedi. Ablaya "where is your car?" dedim. Sonra bissürü bişeyler daha söyledim, anlaştık. Otopark görevlisi arkamdan aynen şunu söyledi; "ay maşallah size yaa!"
:)

27 Nisan 2007 Cuma

AY vant dı RAN batın

Yazarak çalıştım, mutluyum. Mutluydum ya da, ellerim kopana dek. 4. chapter'a geçtim ama onu yazarak çalışamam. Ben biliyordum zaten bu ayran gönüllülüğümü. O yüzden yeni deftere başlamadım zaten. Turuncu fosforlu, portakal kokulu kalemim de artık yazmaz oldu çok üzüldüm. Neyse ki nane kokulu yeşil, kokusuz mor ve undefined kokulu mavi yazıyor. Hamdolsun.

Bu sabah Visual Studio'yu kurdum, Allah'ım saatlerce sürdü. Bilgisayarım patlıcak diye ödüm koptu. Kurulumdan sonra hayalimdeki gibi, önceden notepad'de .c uzantılı kaydettiğim dosyanın ikonu değişti. Hemen çift tıkladım ve program açıldı. Yazdığım kodu başka bir programda görebiliyordum artık. Ama hani hayalimdeki "run" butonu? Hani ona basınca ekranda "Hello World!" yazacaktı? Yok işte.. Yardımcı kitapta eski sürümü anlatıyor. C kitabında ise sadece kodları gösteriyor. Peki ama kodları nereye yazacağız, nasıl çalışacak, biz nasıl sevineceğiz filan bunları söylememişsin... Ne yapıcam bilmiyorum.
Sakarya Ünversitesi'nin bi notlarını buldum, onları indirdim. Onları okuyunca herşey geçecek inş. inanıyorum ben.

Şimdi kendimi iyice biology'e vereyim, o bitsin bari. Aslında C'nin sınavlarını yapabiliyorum ama lableri yapamıyorum sadece. Çünkü programın nasıl kullanılacağını bilmiyorum. Öğrenirim inş. en kısa zamanda. Cuma saatinde dua ettim bugün, anlamak için.

26 Nisan 2007 Perşembe

o zaman yazarak çalış

Biology'nin sınav sorularıyla uzun süre bakıştıktan sonra yazarak çalışmaya karar verdim. Çünkü okurken ne kadar altını çizsem de ufak tefek şeyler gözümden kaçmış oluyor. Çünkü bir tek şeyin on milyon tane adı var ve sınavda o on milyonuncusunu zikrediyor nedense. Velhasıl, bir kaç bölümü yazarak çalıştıktan sonra sınav soruları daha bir tanıdık gelmeye başladı. Hatta bir tanesinin cevabını babama ne saçma soru diye gösterirken buldum. "Taam baba saçma diyilmiş" dedim :)
Ama yazarak çalışmak çok sıkıcı. Hem de ingilizce yazıyorum ama neyseki ben ağzımdan "moleküls" çıkarken "molecules" yazabiliyorum, ahaha :D

25 Nisan 2007 Çarşamba

heeelp!

Biologyi iyi çalışıyorum fakat sınav soruları çok çok zor. Konuyu anlamış olmama rağmen sınavda zorlanıyorum. Allah'ım yardım et.
Bir de Allah'ım, bana ölümlerden ölüm beğendirecek bir durum var ki onun için ultra mega yardım istiyorum senden. Babacım sen bu son cümleyi görme. :P

24 Nisan 2007 Salı

meko is tembeliko

Hesapladığımın yarısı kadar bile çalışmadım. Çünkü hala tam konsantre olamadım. Yeni birşeyler öğrenebilecek bir halet-i ruhiyede değilim. Hayatımın en hassas dönemini geçirdiğimden olsa gerek bu hal.
Kendime bir isim buldum "tembeliko meko". Bunlar babamın bana ayrı zamanlarda taktığı isimlerdi, ben de birleştirdim.
Ama bu sabah güzel çalıştım. Tembeliko hissetmiyorum kendimi şuan. Hatta az önce ders arasında pilav yaptım.
Bugünlük bu kadar olsun, yazacak birşey bulamıyorum. Canım sıkkın yine...

20 Nisan 2007 Cuma

bereketsiz bir gün geçti

Okuduğum hiç birşey aklımda kalmıyor. Neden bilmiyorum. Şu yeni derslerimle bir türlü ısınamadık birbirimize. Biology ile aramız iyiydi ama sample testte hiç de öyle olmadığını farkettim. Hele C, onunla daha tanışamadık bile. Ben yaklaştıkça o uzaklaşıyor. Okudukça hiç birşey bilmediğimi farkediyorum. Bu böyle ne kadar devam edecek, biran önce dost olmak istiyorum ben.
Geçen gün sabah namazdan sonra C çalışmıştım (çeyrek chapter). Akşam yatmadan tekrar bakayım dedim. Çünkü hergün yarım chapter çalışmam gerekiyor. Bir de bakarım ki herşey bana yabancı! Sabah ne de güzel anlamıştım oysa. Babam tekrar okuyunca aklına gelir dedi. İyi de ne anlamı var tekrar okuyacaksam! :) Nasıl unuturum aklım almıyor hala ya.. of off!
Şimdi aklıma geldi; perşembe gününün bereketsizliğinin nedeni sabah namazına kalkamamış olmam. Kendi tembelliğime başka sebep arıyor değilim, bu gerçek. Yarın çok daha güzel bir gün olacak inanıyorum. Yarın yani Cuma, bugün oluyor :)

18 Nisan 2007 Çarşamba

CHOPKINS CaFé, Mighty good!

The 11 main elements comprising living things have the chemical symbols C, H, O, P, K, I, N, S, Ca, Fe, and Mg.

uçup giden ooo, iştiyakımı ooo, bir yerlerde bulsam...

Dün ve evvelsi gün içimde gürül gürül çağlayan çalışma iştiyakını kaybetmek üzereyim. Şu dünyada kendim kadar ayran gönüllü bir insan görmedim. Önceki postlarıma bakınca programlı ders çalışan, programından asla taviz vermeyen bir öğrenci modeli çizdiğimi görüyorum. Ne kadar da inandırıcı yazmışım. Biology'nin bütün exerciselarını yapıcam :P Bir kitaptaki bütün exerciseları yaptığım nerde görülmüş benim? Peki tamam yapayım diyorum ama tanımları kitaptan bulup oraya yazıyorum hiç geliştirici değil ki... Geliştirici olanlar da var elbet ama onlara vakit harcarsam kitaptan okumam gereken bölümlere sabrım kalmıyor. O yüzden güzel güzel kitabı okuyup, sınavları yapmaya karar verdim.
Zaten hep yıllardır öğrendiğim konular; kinetic energy, potential energy. I like to moving moving. :)
Bir de şöyle birşey farkettim. Bu biology kitabı universteye başladığımdan beri okuduğum bilgisayar ve ingilizce dışındaki tek kitap. Lisede okuduğum biologyden öyle farklıymış ki... Aynı şeyleri anlatıyor belki ama dili çok ağır. Bir de bu kitapta güncel sorunlara daha çok değinilmiş. Kendime en çok dert ettiğim küresel ısınma mesela. :) İnşallah gönlümü ferahlatacak birşeyler anlatılyordur.
Ama böyle kitaptan okuyana kadar bu konularda kaliteli belgeseller izlemeyi tercih ederdim. Tembellikten değil, daha kalıcı olur anlatılanlar diye. Oku oku sıkıldım :(
Bir de üşütmüşüm biraz. Keyfim yok, halsizim.

algorithm

Algoritma denince kafanızda ne canlanıyor? Benim hiçbirşey!
Kitabımda olan tanımı okuduğumda kafamda az da olsa birşeyler canlanır gibi olmuştu. Sonra o şeyler hayat bulsun diye bilişim sözlüğünden algorithm tanımına baktım ve o şeyler artık öldü...

kitabımdaki tanım:
A step-by-step procedure that accomplishes a desired task is called algorithm.

bilişim sözlüğündeki tanım:
Özgül bir soruna çözüm sunan ayrıntılı mantık yordamı.

Mantık yordamı da ne demek? Çok mu cahilim ben anlamıyorum. Özgül diyince de aklıma bir tek şey geliyor benim şu sıralar... neyse :)
Peki ama algoritma budur diye gösterebileceğim birşey var mı? Hiç, hiç anlamıyorum. Bu daha işin başı... Biraz daha sabırlı olmalıyım biliyorum, yeri gelince hepsini öğreneceğim di mi. Hep duyduğum laflar. Öğrenirim inşallah. Allah'ım sen bana zihin açıklığı ver.

17 Nisan 2007 Salı

first day

Dün biology'nin ilk chapterını bitirme niyetiyle oturdum derse ama bu sabah bitirebildim. Biology'nin yanında bir de çalışma kitabı var içinde sadece exerciselar var. Onların hepsini yapmak istiyorum, çünkü sınav soruları yok elimde. Hiçbir pratiğim olmadan sınava girersem düşük not alırım kesin. Exerciselar çok basit. Ama iyi bir tekrar oluyor.
Bu akşam eve gelince de artık C'ye bir başlamak istiyorum. Hergün ne kadar yapacağımı bile hesap etmedim daha.

16 Nisan 2007 Pazartesi

CS263 & GS102 ve gümrük macerası

Kaç zamandır aklımda okulumla ilgili gelişmeleri yazmak için bir blog açmak vardı. Kitaplarımın gelmesini bekliyordum, çok şükür bugün elime geçti kitaplar.
Aslında kitaplarım 10 Nisan'dan beri Türkiye'de fakat gümrüğe takıldığı için elime geçmedi. Gümrüğe takılmasının nedeni de paketimin değerinin 100 euro'yu geçmiş olması. Eğitim materyallerinden vergi alınmamasına rağmen belirtilen fiyatı geçtiğim için vergi vermek zorunda kaldım. Ups dağıtıcısının "bilgi eksikliği" yüzünden önce sadece 110 ytl'lik ordino parasını verdim ve beklemeye başladım. İnternetten paketimi takip edince gördüm ki işlemlerimin yapılması için ups'ye vekalet vermem gerekiyor. Notere gidip vekaletname çıkarttım (50 ytl). Sonra Zeytinburnu'ndaki ups merkezine götürdüm ve tekrar beklemeye başladım. Bu arada gümrükteki bir ups görevlisi sürekli beni arayıp bilgi verdi. Paketteki kitaplar için %8, yazılımlar için de %18 vergi alacaklarını söyledi. Hepsi kitap gelecek diye beklediğim için %8'den hesap ettiler ama içinden yazılım da çıktı (Microsoft Visual Studio 2005) Bu yazılım için %18 vergi ödedim. Bu yazılım için EDMap'den gelen faturamda 44 dolar yazıyor. Ups görevlisinin söylediğine göre, eğer bu yazılım Türkiye'de daha pahalıysa ve ben 44 dolar üzerinden vergi verdiysem vergi kaçakçılığından suçlanabilirmişim. Ne kadar saçma! Burda kaç paraya satıldığı kimi ilgilendirir. Hem ben bunları satın almadım ki.. Okul benim adıma EDMap'e ödemeyi yaptı. EDMap de kargo masraflarını karşıladı. Ama buna rağmen ben toplam 420 ytl para ödedim. Gelen paket zaten 400 dolar değerinde. Saçmalığa bak... Bu kitaplar okul için geliyor olmasaydı kesin almazdım gümrükten. Sonuç olarak bir hafta kaybım oldu. Ups'nin de büyük hatası var bunda tabi. Ben internetten paketimi takip etmesem, getiren görevliyi dinleyip beklesem daha ne kadar beklerdim bilmiyorum. Gelen görevliye hani getirecektin diyince bi de "getirdim ya" demez mi? Bana ne bir vekaletten bahsetti ne de vergiden. Sonra da "bilgi eksikliği" diyip geçiştiriyor. Kimin bilgi eksikliği, benim mi yoksa senin mi?
Ayrıca vergilerimi hesap ederken faturada geçen freight (taşıma ücreti) i de hesaba katmışlar bu da ayrı bir komedi.

Gelelim derslerime..
Programing in C ve Concepts in Biology deslerim geldi. İkisini de seçmeli olarak aldım. Biyoloji'den çalışmaya başladım bugün. Toplam 26 chapter'ı var ve ben 26 günde bitirmeyi planlıyorum. İnşallah herzamanki gibi uzamaz planım...

Bu blogu asıl şunun için açtım. Biryerlere çalışmalarımı kaydedersem sanki planlarıma daha sadık kalırmışım gibi geldi. Hani diyetlerde gün içinde yediklerini yazarlar ya onun gibi bişey :) Onlar mümkün olduğunca az yemeye ben de mümkün olduğunca çok çalışmaya çalışıyorum. Hayırlısı bakalım.

Blogum şimdilik profilimde görünmüyor, ama ziyaretçilere açık. Belki bir zamanlar web mektep ismini önerdiğim gurup arkadaşlarımdan beni bulan olur :)