29 Temmuz 2008 Salı

91% & 90%

ass. 4 = 91%
ass. 5 = 90%
3. hala belli değil. görünmüyor diye tekrar gönderdim. önceden yolladığım .rar lı dosya silinmiş. inşallah artık yeni yolladığım .doc görünür. .rar lı yüzünden görünmüyordu tahminimce.

hoca ödevde uyduruktan salladığım şeyleri gerçek sanıp wow mow demiş. o notlar uydurmaca dedim ben de. istanbul'da yaşamam ona çok interesting gelmiş. sonradan bu mesajına cevap yazdım. o da meğer beni merak ediyormuş, istanbul'daki patlamaları duymuş. mail gelmese arıcakmış zaten. ne hakikatli kadın maşallah. nerden bu fikre kapıldı bilmiyorum ama patlamaların sebebini cumhurbaşkanı ve ekibi zannediyor. eğer gerçekten suçlularsa ne olacak diye sormuş. biz de ikiz kuleleri bush bombalattı diyoruz ya onlar da kendileri gibi zannediyorlar herhalde. hemen onu bu sapkın düşünceden kurtarmalıyım.

ülkenin heran herhangi bir yerinde bombalar patlayabiliyor. ne kadar acı.. ölenler masum vatandaşlar. kime gözdağı veriyorlar böyle yaparak, kim yapıyor anlamıyorum. allah bunu yapanları bildiği gibi yapsın.

24 Temmuz 2008 Perşembe

google'dan geliyorsan lütfen git bida da gelme

annemlerde kaldığım süre zarfında serdar ortaç'ın yeni mi eski mi bi kasetini ezberledim. halbuki evde sürekli kur'an dinliyoruz hafız olmam lazım di mi? sağolsun komşunun dinlettiği evdekini bastırıyor. kulağımı vermesem de sözlerine kadar anladım. hayat beni neden yoruyorsun diye kendince egzantrik bi laf ediyor mr. ortaç. git dinlen o zaman. kim zorluyor seni şarkı söyle diye. git dinlen, giderken de toplat kasetlerini piyasadan bir zahmet. ne sen bizi yor ne de hayat seni yorsun.
allah sizi inandırsın ben küçükken bu adamı ilk gördüğümde yemin ediyorum kız zannetmiştim. daha dün gibi aklımda o iki yandan yapıştırılmış dışa fönlü küt saçlar. şaşkınlığımı mer'e anlatmıştım. bu kız neden kıza aşık gibi şarkı söylüyor demiştim. o da kızım erkek o demişti de şaşkınlıklara garkolmuştum.
şimdi başka blogger olsa kesin ser.dar or.taç yazardı. neden? kimse google'da serdar ortaç yazıp bloguna gelmesin diye. gelse nolur pardon? blogun mu eskir? ne garip insanlar var allahım.

parıltık zeka

hani hoca bana ben bir sınavı kontrol etmeden diğerini yollama diye söylemişti ya. babamın yolla bişi olmaz demesiyle patır patır yollamaya başladım ödevleri. ama benim her yolladığım ödevde bir önceki kayboluyor. hoca göremeden diğerini yolluyorum kadıncağız mıdır adamcağız mıdır nedir şaşırıp kalıyor. bunu 5. ödevde anlamam da ayrı bir zeka parıltım.

yani 3. 4. ve 5. ödevin cevaplarını hala öğrenmiş değilim.

bu hocayla aramız maşallah çok iyi. ödevler kaybolup duruyor diye biraz utangaç sanırım saklanıyor diye yarı dahiyane bir espiri yaptım. tabi benim hala türkçe düşünerek ingilizce yazmamdan dolayı hoca afallamış olabilir. ama böyle bi espiriyi başka bi hocaya yapsam ne biçim okuldan atarlardı.

zaten rüyamda yine liseye gidiyordum allahım yarabbim. hem de mc ile beraber gidiyoruz. kızlar bizi samimi görünce hemen eleştirmeye başlıyorlar. gıcık kızlar rüyamda da peşimdeler. bu tarz rüyaları çok görürüm. evden ağlayarak okula gidiyorum. hep de servisi kaçırma telaşı oluyor üzerimde. sırf üniversiteye gidebilmek için geliyorum lise sona diyorum arkadaşlara okulda. okulun heryeri kasvetli. yemek yemeğe gittiğimiz yer hapisane gibi fln. bu önceden gördüğüm bir rüyada böyleydi gerçi. bu sefer yemek saati olmadan uyandım.

geçen gün de rüya değil bu gerçek. sokakta kapalı bir kızla oğlanı uygunsuz bir durumda gördüm. keşke rüya olsaydı. tam o sırada kızla gözgöze geldik ben de afferin dedim. sonra kızla oğlan kalktılar. beni dövmeye gelecekler diye kalbim güm güm attı ama neyseki yanımda annem vardı. hem oğlanla kız da utançtan yerin dibine girdiler o sıra. benden niye utanıyorsunuz gidin allah'tan utanın allah allah.

bugün de babam yeni açılan bi alışveriş merkezini gezmeye gittiğini söyledi. biz annemle hayretler içerisinde kaldık. bişeyler beğendin mi kendine diye sorduk yok dedi. buna şaşırmadık. zaten hiç bişi yokmuş orda da aman dedi. hangi mağzalara girdiğini sorduk hiçbirine dedi. aslında buna da şaşırmamak gerek çünkü bizle gittiği zaman hep mağzaların kapısında bekler. zorla götürüldüğü için beklediğini bildiğimizden şaşırmayız ama sen git alışveriş merkezine gezmeye git ama hiçbir mağzaya girme. bari yemek yeseydin babacım :)

şuan stres altında olduğum için diğer yazacağım konuları hatırlayamıyorum. annem yarın gelecek misafirlerim olduğu halde böylecene oturuyor olmamdan dolayı kendi ayakta durup koşturarak bana psikolojik baskı yapıyor. gidip profiterol muhallebisi yapmam lazım. görüşürüz.

19 Temmuz 2008 Cumartesi

magic gibi bir başvuru

bu arada söylemeyi unuttum. bu ödevde de yalancıktan Magiclick'e başvurdum. kendimi ödüller kazanmış, inanılmaz başarılı, software engineering'de B.A. derecesi olan biri olarak tanıttım. başvurulacak şirketin gerçek olması ve bizim de o şirket hakkında araştırma yapmamız gerekiyordu. zaten kimleri işe almak istedikleri sitelerinde yazıyor. siteleri ingilizce hem de. şimdi ismimi değiştirip başvuru mektubunu gerçekten Magiclick'e göndermek istiyorum. geri dönerlerse bu demektir ki mektubum başarılı olmuş. eğer düşük not alırsam hocayı ikna etmek için yollarım mektubu denerim şansımı.

3rd assignment

sabah namazından sonra 3. ödevi yaptım ama kontrol edip yollama işini az önce yaptım.
aşama aşama ödevi nasıl yapacağımızı anlatan kısımda mektubun formatını kitabın belli bir sayfasındakilerden seçmemiz gerektiğini söylüyor. o kısımda da normal adrese gönderilecek cinsten olan mektupların örnekleri var. bu demek oluyor ki bizim işimiz "letter of application" yazmak. ama gelin görün ki ödevin başlığı "cover letter" yani e-mail mesajı olarak başvuru yollamaca. bu ikisinin arasındaki farklar dağlar kadar. ilkinde mektubun içinde benim ve karşı tarafın adresi olmalı ve mektup daha uzun olmalı. ama ikinci de hem adres yok hem de okuyucunun scroll yapmasını önlemek amacıyla kısa mektup yazılmalı. ayrıca e-mail olarak atacaksak hangi dosya formatında resumeu attachlediğimizi söylememiz lazım. dağlar kadar fark işte. ben de aynen böyle hocaya yazdım, ikisini de yolladım. bakalım nolcak?

9 ders vardı 3. yeni bitti. bi gün dersi çalışıp ertesi gün sınavını yapabiliyorum. 6 ders kaldı ya, 12 günde bu işin bitmesi lazım. my dad said so.

15 Temmuz 2008 Salı

bahanestar again

bugün malesef dün çalıştığım yerin sınavını yapamadım. çünkü yarın gezeceğim ve de akşamına misafir olduğu için yarının işini de bugüne yükledim. şimdi benim oturup dinlenmem fln gerekiyor ya inadına iş yapasım geliyor. mesela bugün bütün gardrobu boşalattım. sonra aynı cins askıları bir araya topladım. aynı marka giysileri aynı cins askılara ve aynı cins askıları da yanyana astım. birsürü fazlalık giysi çıkardım ama yine de dolaptan hiçbirşey eksilmiş gibi görünmüyor. işte bu ve benzeri* sebeplerden dolayı sınavı yapamadım. bu akşam yapmam şart çünkü yarına kadar dün çalıştıklarımı unutacağım.

*benzeri diyorum çünkü bugün sadece dolap toplamadım. bütün yaptıklarımı yazsam o hoo blog yetmez. hiç oturmadım desem mer anlar.

14 Temmuz 2008 Pazartesi

cheetos çerezza tombi, şimdi vitaminli

maşallah subhanallah barekallah. hatta MaşAllah yazayım da tam olsun. hayatımda ilk defa ama ilk defa bir ders konusunun başından hiç kalkmadan bıkmadan usanmadan çalıştım ve bitirdim. şimdi acayip su gibi derecede nasıl letter of application ya da e-mail cover message yazılır biliyorum. kitaptaki o kısa bölümü çalıştım, dersin sitesindeki bölümleri de yuttum. şimdi iş sadece bir letter of application yazmaya kaldı. her ödevde olduğu gibi bu mektup olayının da atlanması güç ama atladıktan sonra aslında kolaymış he dedirten noktaları var. şöyle ki; iş başvurusunda bulunacağım bir şirket, o şirketin aradığı elemanların özellikleri ve benim de onca özelliğimin içinde bu şirkete uygun olan özelliklerimi uydurup bir letter of application formunda yazmak. aman ne var beah kolaymış diyenin burnuna sinek kaçsın. kolaysa buyur cheetos.

i'm a bahanestar, yeah

meraktan ölmeyin diye yazıyorum. iyiyim.

kitabı bitirmem için 8 haftam vardı ben 5. haftadayım. 8-5=3. yani 3 hafta kaldı demek oluyor. demek ki bu kitap mecbur 3 haftada bitecek. madem bitiyordu neden ilk 3 hatada bitirmedim? o zaman 8-3=5 olurdu. yani sürenin dolmasına 5 hafta var oleyy olurdu. ama bu hiç bir zaman olmaz. her zaman bir bahanem var ya inanmıyorum kendime. nerden de buluyorum. sen kalk şimdi hiç bahane yokken öyle bir bahane çıktı ki.. maşallah bahanelerin bahanesi. aylarca mızmızıldanabilirim. ama yapmıcam.

geçen postta bulamadım diye mızıkladığım şey lesson packetlerinin içindeymiş. dersin web sitesinde bir bölüm. yüzmilyon kez baktım ama sadece göz gezdirdiğimden görememişim. açık açık yazmıyor ama tamamını okuyunca, ödev boyunca madde madde nasıl ilerlememiz gerektiğini yazıyor böylece ne olduğunu anlıyorsunuz. boşuna rezil oldum hocaya.

3. sınav için çalışmam gereken yer çok kısa bir bölüm. orayı hemen beynime nakşedip ödevi nasıl yapacağımı anlatan kısmı okumam lazım ama orasının maşallahı var pek uzun.

aslında eminim bu ödev deçok basittir ama malesef bunu yaptıktan sonra anlayacağım. yapana kadar gözümde bi büyüyor bi büyüyor ki sorma.

10 Temmuz 2008 Perşembe

79%

yolladığım tavsiye mektubu ödevinden 79% almışım. ama öyle kafama göre bir tavsiye mektubu değil de bir işçi alımı ile ilgili bir tavsiye mektubu yazacakmışım. ama olsunmuş çünkü bir tavsiye mektubunda olması gereken bütün unsurları yazmışım, o kişiyi ne kadardır tanıyorum vs.. haberim bile yoktu o unsurları yazdığımdan. demek ki bu konuda doğuştan yetenekliyim :P
ama nerde o şekilde bir tavsiye mektubu yazmam gerektiği yazıyor bulamadım. ne kitapta, ne yardımcı pdfde ne de dersin sitesinde var. sadece tavsiye mektubu diyor. bunu sordum hocaya. gelecek derslerde de hataya düşmeyeyim.

ayrıca inanılmaz derecede fazla grammatical hatalarım var. ben de kendimi iyi ingilizce biliyor zannediyorum. ama nerden bileyim bi kelimenin başına at mi gelir on mu gelir. hazırlıktaki hocamız biraz gevşekti o konuları iyi bilmiyorum. diğer sınıflar her worksheeti çözüp deftere geçirip, yeni kelimeleri de 30-40 defa yazarken biz sadece 5 kere kelime yazardık, worksheetin de hepsini çözmezdik. şimdi o kızlar hellodan başka birşey bilmezken ben şakır şakır konuşuyorum maşallah. yazı dilim iyi olmayabilir ama ben konuşunca millet beni amerikalı zannediyor mu, tamam.

ha bir de hoca biriki cümlemin bir diğerinin tekrarı olduğunu, omit etmem gerektiğini söylemiş. proof reading yaparsan bunlar gözüne çarpar silersin demiş. ya silerim. niye silim ne güzel upuzun mektup oluyor. bir iki şeyi bir daha söylemişim çok mu? pekişsin diye yapıyorum. allah kuran'da ayetlerini tekrar ediyor da hala anlamamazlıktan geliyoruz. demek ki fıtratımızda var. tekrar edeyim de kazınsın beyninize. bak "pekişsin diye yapıyorum" cümlesinin tekrarı oldu bu son cümle de mesela..

5 Temmuz 2008 Cumartesi

aslında kolaymış he

her zor diye uzun süren ödev sonrası söylediğim laf bu. ödevin bi noktası oluyor tamamen ümitsizliğe düştüğüm, o noktayı atlattıktan sonrası çok kolay. işin garibi sonradan dönüp baktığımda o nokta o kadar da unatlanabilir(atlanabilemez)* bir nokta olarak görünmüyor gözüme. ödevde recommendation letter yazdım. bir lisenin matematik öğretmeni olarak bir üniversitenin computer science programına kate brown diye hayali bir öğrenciyi tavsiye ettim. inşallah alırlar :P mektupta oluşturduğum kişi öyle pıtırcık öyle sevgi kelebeği bir insan ki şaşarsınız. ödevlerini kendi yazdığı bilgisayar programını kullanarak yapıyor, haftasonları da huzur evine gitar resitali vermeye gidiyor. gözlerim yaşardı. artık allah'tan hayırlısı. bu ödevdeki o zor nokta tamamen kate brown'u nasıl öveceğim de mektubu dolduracağımla ilgiliydi. birer cümlelik paragraflardan oluşan ödevleri göndermek ayıp oluyor. ben de abarttım da abarttım :) okuyan beni kate brown'a aşık zannedebilir yani o derece. keşke kendi ismimi de sawyer yapsaydım ahah. dr olanın adını unuttum da..

bugün içimdeki sıkıntının sebebi derslerimi yapmamam zannediyordum ama yarısı oymuş sadece. diğer yarısını bulamadım. içimin yarısı hala sıkılıyor.

*-ebilmek eklentisinin olumsuzu olmaz. atlanabilir'in olumsuzu atlanamaz'dır. ama bazı şairler kullanırlarmış. o kadar da yasak değil.

2 Temmuz 2008 Çarşamba

85%

en361'in ilk ödevinden 85 almışım. o kadar sevecen bir hocası var ki.. ilk defa "bu derste seni görmekten mutluluk duyuyorum" diyen bir hocam oldu. sana ne şekilde hitab edeyim vs.. birsürü soru sormuş. bir ödevi yolladığın vakit feedbackini almadan diğerini yapma demiş. zaten ben de öncekinin sonucunu öğrenmeden öteki ödeve başlayamam hiç, iyi oldu. ödevim memo yazmaktı. o memo burası teksas amerika. memo bir çeşit not yazma olayı. belli kuralları var. başlık atarsan imza atıyorsun, imza atmazsan başlık atmıyorsun mesela. attım ama böyle garip kuralları var. bir de yazacağın şeyde giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinin olmasına dikkat etmen gerekiyor. ben de iki cümleli bir giriş, tek cümleli bir gelişme ve yine iki cümleli bir sonuç bölümüyle ödevi tamamladım. arkadaş demiş ki; gelişme bölümün ok ama giriş ve sonuç yok. ben de senin o gördüğün 3 parçalı gelişmenin birincisi giriş, ikincisi gelişme, üçümcüsü de sonuçdu hoca dedim. o bana ne dedi beğenirsiniz? ismin çok hoşuma gitti, yanlış anlamazsan anlamı nedir? çok yanlış anladım. allah allah. böyle şeyin yanlış anlaşılası mı olur allahını seversen?

bugün de bir yemek bloguna girince bilgisayarım kitlendi. activex denetimi fln bi olaylar dedi. uslanmadım bi daha denedim siteye girmeyi. sonra sen bir garip program bilgisayarıma yükleniver, masaüstümde bilgisayarında virüs var diyen bir background oluşuver, başla scan yapmaya, bilmem kaç tane virüs buldum hemen sil diyiver. hemen wrilessı çıkardım. o programı da durdurdum. biosu etkileyen virüsler var diyor. silmeye korkuyorum ya kandırmacaysa diye. program da "antivirus xp 2008" diye bişey. logosu fln tam windowsun bir olayı gibi. ama hemen şüphelendim. babam baktı internetten uninstall olmuyormuş. hakkaten denedim olmadı. sistemi geri yükledim geçen aya. backgroundum fln geri geldi ama program yine silinmedi. internette o programı kaldırma yolları varmış, yarın deneyeceğiz babamla. inşallah veriler kaybolmaz. son bi kaç ayın yedeklemesini yapmamıştım.

bir de sıcaktan mıdır nedir insanlar bi tuhaf olmuş. bugün annemle kaldırımda yürürken arkamızdan gelen bir kadın sinirlenerek yanımdan geçti. geçerken de müsade et de geçelim dedi. ben de aynalarım yok arkamdan geldiğinizi görecek dedim. o da abuk subuk konuştu gitti. sonradan o kadar sinirlendim ki... nerdeyse geri dönüp kadının suratına atacaktım çantamı. hasta mıdır nedir.. korna çalsaydın o zaman, animal.

geçen de bir adam gördüm trafikte; bir elinde sigara öteki elinde de telefon vardı, konuşuyordu. şofördü bu adam. o kadar sinirlendim anlatamam. sürücü yanında oturduğum için tek yaptığım etraftaki kötü şoförlere sinirlenip tip tip bakmak oluyor. sürücü olduğum zaman tip tip bakmayı bırak, burnumu kaşımaktan acizim. neyse o gün o kadar sinirlenip kimseye tip tip bakamayınca en son yoldan çekilmeyen bir kıza camı açıp ölmek mi istiyorsun diyerek rahatladım.

bi de anladım ki ben cadaloz tiplerle daha kolay kavga ediyorum. bir arkadaşım var mesela, çok sessiz sakin bir kız. ama beni deli eden birşey yapıyor. gidip kıza neden böyle yapıyorsun diyemiyorum. sessiz kız halbuki, ne desem susacak ama bana laf yetiştiremez diye kıyıp da kızamıyorum. bir de şöyle birşey var; sustuğu zaman ben haksız görünücem. o yüzden kendi kendime sinirlenip duruyorum. bu kızın bir arkadaşı var mesela daha dilli. bari onun yanında kızayım da o laf yetiştirsin diyorum. çünkü söyleyecekleri herşeye karşı bir cevabım var. bir şey söylemezlerse haklılığımı nasıl ispat edeceğim. ama şaşırdığım da şu; sakin makin ama benim gibi birini bile nasıl yola getirmiş. kızmaya korkuyorum ya, var mı böyle birşey.

evet, bu yazımı da "aman üç günlük dünya, hiçbirşeye sinirlenmeye değmez" sonuç cümlesiyle sonlandırıyorum. esen kalın.

1 Temmuz 2008 Salı

allright

bugün yaptığım bir espiriyi yazacaktım ama ikinci kez babama anlatırken o kadar da komik olmadığını anladım vazgeçtim.
bu hafta annemlerdeyim. güya hergün bi tarif ekleyecektim. bugün güzel bir sofra çektim evimde, onu eklerim belki.
ders de çalışıyorum tabi. gezeceksek sabah namazdan sonra çalışıyorum. yani bi kere çalıştım öyle. bi sınav yaptım, öteki için de olan yeri çalıştım sınavı kaldı. ama sabah namazında zihnim açıkken çalıştığım için ve şuan da akşam vakti zihnim kapalıyken ben o sınavı yapamam. aslında itiraf edeyim ders öyle kolay bir ders ki bir hafta hergün çalışsam o kitap biter. biraz tembellik yaptım. ama ilk defa annemde bu kadar uzun zaman kalıyorum. 21 yıl çok kısaydı ya ondan :P
bir de artık diplomamı fln almak için amerika'ya gitme havesim kalmadı. uğraşamam öyle yok vejeteryan yemeği, yok yahudi yemeği... mc. gitti ya sanki ben de gittim. istersem diploma için götürürmüş ama istemedim. onun yerine umreye gideyim. hadi bi de gitsem okulda herkes tokalaşacak benle, herkese anlat ben müslümanım tokalaşamam vs. sonra onların canı müslüman olmak istemeyecek. ayy domuz bile yiyemiyo yazık dicekler. dinime laf edecekler ben de küsüp diplomamı almadan geleceğim, herşey boşa gidecek.
garip bi yazı olduysa sori, radyo dinlerken bu kadar oluyor.