4 Aralık 2008 Perşembe
of
nasıl boşa geçti vaktim. ders çalışmak gittikçe zorlaşıyor benim için. ocak sonuna bu iş bitmeli..
28 Kasım 2008 Cuma
sen de çal çal çal, bi kenara koy bütün postlarımı.
*?&%$!!!!!
bu aralar kafam herşeye bozuluyor. sadece bu aralar değil aslında uzun zamandır. geçen yine birsürü şeye sinirlendim. hiçbirini içime de atmadım. sadece dua ettim. konuşmak hiçbirşeyi değiştirmiyor bazen. kime neyi şikayet edeyim? benim gücüm yetmiyor karşımdakini değiştirmeye, ama allah'ın yeter.. sinirlendiğim birisi hakkında konuşmamak için kendime şöyle bir telkin yöntemi buldum; 1. diyelim ki o kişiyi benden çok seven birisine anlattım, o kişi direk savunmaya geçecek ve ben sadece şikayet ettiğimle kalacağım. ne o kişi sinir olduğum insanı değiştirecek ne de ben. anlattığım kişi de bana sinir olacak, haksız olduğumu düşünerek. 2. o kişiyi sadece bilen, benden daha az seven birisine anlatsam, bana hak verse bile o kişi hakkında o da kötü düşünmeye başlayacak. bir insanın başka bir insana sinir olmasına sebep olmak ne kadar kötü.. 3. olayla hiçbir alakası olmayan, kişileri tanımayan birine anlatsam. zaten bana bir faydası dokunamaz. bana fayda sadece beni teskin ederek verilebilir. bunu yapacak kişilerin de ne şekilde beni rahatlatacaklarını biliyorum zaten. onlara söylemeden kendi içimde düşünüp, allah'a sığındım. bazı abuk subuk düşünceli insanlara akıl vermesi için dua ettim. varsa bende eksiklik bana da akıl fikir. dün ne okuduysam, ne dinlediysem hep dua ve insanlarla güzel iletişimle ilgiliydi. ben zaten kendi kendime telkinlerde bulunmuştum, yazılar üstüne bal kaymak oldu. hala dua ediyorum, ettiğim tövbeyi bozmamak için, bozacak kadar sinirlenmemek için. ama yani bazı insanlar da dayak istiyor resmen. o kadar kızıyorum ki, yüzlerine anlatacak cesaretim olsaydı..
annem babam ne kadar güzel öğretmiş bazı şeyleri bana.. bu şeyleri öğrenemeden yaşayan insanlarla karşılaşınca anlıyorum değerini. onların da kafalarına dank etsin diye dua ediyorum..
24 Kasım 2008 Pazartesi
selam cnm naaber
ben de eskiden wallu, mesaj yazmayı öyle bilmez öyle bilmezdim ki kalkıp bana wallumdan mesaj atan arkadaşıma yine kendi wallumdan cevap vermiştim. peh.
bazı insanları da ilk defa görmeme rağmen, konuşma tarzından, yüzünden huyunu anlayabiliyorum. kimi zaman beni şaşırtanlar da oluyor ama genelde tahminlerim doğru çıkıyor. geçenlerde birisi tam da tahmin ettiğim br davranışı sergiledi de ordan aklıma geldi. bazen de işin garip tarafı birisiyle görüşmeden önce alakasız konularda bana sorular yönelteceğini tahmin edebiliyorum. önceden cevapları çalışıyorum kafamda, sonra pat diye o kişi aklımdaki soruyu bana soruyor. yeni tanıştığım biri fln değil, yıllardır görüşüyoruz belki ama o gün bana o aklımdan geçen can alıcı soruyu soracağı tutuyor. acaba ben o soruyu ve cevabını kafamda düşünüp tartarak bilinçaltımdan onun beynine mesajlar mı gönderiyorum da soruyor? çok garip bir durum.. şimdi muhtemel soruların cevaplarını düşünsem bir türlü düşünmesem bir türlü. hazırlıksız yakalanmak istemiyorum :P
geçen gün de babamla postaneye gittik, kitap yok tabiki.. 3 hafta dolsun dekana yazacağım. ya bana 3 hafta versinler ya da right now fedexle yollasınlar.
18 Kasım 2008 Salı
küçükken bagajla garajı karıştırırdım ben
geçen gün babamın arabasıyla bir yere kadar gittim. hem tertemiz hem de otomatik vites, ne güzel aman yarabbim. hiç stres olmadan kullandım, hatta ben kullanıcam diye anneme direttim. araba kullanmak böyle olunca zevkli bişi. otomatik arabam olsun bagajını hep derti toplu tutacağım, haftada bir yıkatmaya vereceğim, içine çöp atmayacağım. şimdilerde arabanın bagajını ardiye olarak kullanıyoruz. evde birisine verilecek nereye koyacağımızı bilemediğimiz birşey mi var? koy arabanın bagajına. aman evde ne çok poşet birikmiş, hadi bagaja.. aa bundan evde iki tane var, e birini arabaya koy. gibi... bagaja sığsa eminim mervelere vereceğimiz ofis koltuğunu da koyardık. annemin bagajı da bambaşkadır.. gideceği yerlere götüreceği hediyeleri biriktirir. geçen gün kahve makinesi gördüm bagajında mesela.. bagajı şöyle bir kurcalasam birsürü malzeme bulurum kendime göre. işe yarıyor mu peki? kesinlikle evet. annemle beraberken aniden bir ziyaret yapmamız gerekir mesela. ben ne alacağım, nasıl gidip de alacağım derken annem başlar bagajdakileri saymaya; benim bagajda fincan, fırın kabı, ayaklı tabak, porselen sahan, meyvelik, masaörtüsü, blah blah var istersen birini al götür. annem benim! :)
13 Kasım 2008 Perşembe
böyle mücadele olmaz, böyle madur olunmaz
babam geçen gün internetin altını üstüne getirip gelecek olan kitaptan birkaç bölüm bulmuş bana çalışmam için. kitap elime geçmeden çalışamıyorum ama en azından sıfırdan başlamış olmam derslere, yine de çalışayım.
işte benim de hayatım böyle kitabım geldiydi, sınavımdı derken hızla akıp gidiyor. okul bitince yepisyeni meşgaleler girecek hayatıma. iyi ki de öyle olacak yoksa büyük bir boşluğa düşerdim. sanki kitaplarım elimdeyken sürekli ders mi çalışıyorum? hayır öyle değil ama bir okula devam ediyor olmanın verdiği his bile boş vakit geçirmediğini hissettiriyor insana, her ne kadar vakitlerim boş boş geçiyor olsa da.. boş veya dolu koskoca okulu bitiriyorum ya ona bak sen. çok şükür allah'ım. çevreden gelen destekler olmasa bitmezdi kesin bu okul. üniversite mezunu oluyorum resmen. ne çok değer biçmişim şu sıfata. çok daha farklı olacağımı zannediyordum, okul bittiği zaman. ben yine aynı benim. aslında herkes yine aynı herkes. etrafımda üniversiteden dolayı entellektüel olmuş, kendine güvenli, hitabeti süper hiçkimse yok. aslında düşününce üniversitenin değil de okuduğum sistemin bana kattığı bazı şeyler var. mesela işin en başında benim için eziklik olarak gördüğüm şeyleri artık güzel bir meziyet olarak görüyorum ve başım dik bir şekilde bunları savunabiliyorum. çünkü aksini savunanlara hiçbirşey ispat etmek zorunda olmadığımı biliyorum. suçlu, madur ve ezik olan ben değilim. bizi bu hale getiren ve de bunu savunan insanlar suçlu, madur ve ezik... ama hala bu konuda kendini haklı çıkarmaya çalışanları görünce moralim çok bozuluyor. cahil olmadığını düşündüğüm kişiler bile haklı olduklarını savunuyorlar. bir insanın cehaletine bu açıdan bakarak karar veriyorum artık. bu yanlışı savunup duruyorsa artık benim için hiçbir söylediği doğru değil. böyle düşünen kişilere güvenemem ki.. arabanın motoru yanmışsa o araba gitmez. fikirler zincir gibi birbirine bağlı, bir tanesi kırık oldu mu o zincirin başı sonu birbirinden kopar gider. hal böyle olunca o kişilerin söyledikleri herşey havada kalıyor. bu konu öyle hafife alınacak birşey değil. bu sorunu görmezden gelip her emre boyun eğenleri kınıyorum. boyun eğmek bir mücadele şekli olamaz. arkana bakmadan geri dönebildiğin zaman mücadele etmiş olursun. boyun eğmek de çok zor ama böhühüh diye ağlamayın hiç, eğmeyin o zaman.. zorunuz ne ki?
11 Kasım 2008 Salı
döverim
10 Kasım 2008 Pazartesi
bahanestar
araba kullanmaktan nefret ediyorum. çünkü kullanamıyorum. m. yalnızken çok daha iyi kullanıyorsun biliyorum diyerek beni rahatlatmaya çalışsa da öyle değil. gideceğim yer arabayla en fazla 5 dk. ama yine de siteden arabayı çıkarmak, beni izleyen güvenlik görevlilerini görmemiş gibi yapmak vs. çok çok zor. üstelik gideceğim saati ve daire numarasını da unuttum. halbuki 2 hafta önce çok iyi biliyordum. tekrar sormaya utanyorum. aman hatırlamak zorunda değilim ki canım. benim de kendimce kafamda bir dolu şey var. kaç tane şifre aklımda tutuyorum haberin var mı?
9 Kasım 2008 Pazar
dislike
ayrıca en sevmediğim müzik türü; türk halk müziği ve en sevmediğim enstrüman da, saz. kaç zamandır söylicem unutuyorum, aklıma gelmişken yazayım dedim.
7 Kasım 2008 Cuma
sus rus!
brokoli çorbasını da akşam yatarken dolaba koymayı unutmuşum. lavabo içti hepsini ertesi sabah. zaten güzel olmamıştı. kalan brokoliyi ne yapsam diye düşünüyorum şimdi. beşamelli bir tarif görmüştüm, onu deneyeyim bari. bugün de hayatımda ilk defa salçalı biftek yapıyorum, inşallah güzel olur.
5 Kasım 2008 Çarşamba
asabi
ay herkes bu kadar aynanda mı sapıtır canım. gerçekten ben haklıyım ama. tamam cd meselesini tekrar açmayacağım ama o kırmızı ojeli kadının sesi kulağıma geldikçe sinir oluyorum.
oh bu sinirle yeni jordana da cevap versene diye mail attım. bunlara böyle yapmazsan adam olmuyorlar, başta jordanla da sert yazışmalarım olmuştu. neyseki allah karşıma sabırlı insanlar çıkarıyor da dayak yemeden halloluyor meseleler.
brokoli çorbası da iyi olmadı zaten. hem ben brokoli sevmem ki niye alıyorsam...
2 Kasım 2008 Pazar
80%, 72%
en sonki testten 80 aldım.
proctoru online yaptım. şifre ve bir adres göndermişler. ilk kez online proctor yaptım, çok heycanlıydı. normal sınavlarım da online oluyor ama ben worde kopyalayıp, print edip kağıtta çözüyorum. çünkü internet yavaş oluyor, uzun süre sayfa değişmeyince sonuçları gönderdiğimde kayıtlar gitmiyor vs. bir kere de submit deyip sonuçları yolladığımda ikinciye hakkım yok. eskiden açma hakkım da bir defa zannediyordum. bir kere sınavdan kalma riskine rağmen açıp yollamadan kapatıp tekrar açmayı denedim oldu. proctor için aynı şeye cesaret edemedim çünkü ikinci sınav için extra ücret isteniyor. ama internette bir yavaşlama fln olmadan hallettim çok şükür. sonuç 72%
yeni ders için de formu talep ettim. jordan'ım değişti yeni eleman international form göndermedi. jordan da yeniyken aynı hatayı yapmıştı, tekrar form doldurmak zorunda kalmıştık. bu sefer international diyerek tekrar istedim de arkadaş biraz tembel sanırım. pazartesiyi bekliyoruz.
belediye işçileri dün ve bu sabah erkenden gelip kaldırımdaki kötü görünen otları temizlemeye başladılar. bir senedir sinir oluyordum o otlara. otlardan yürünmez haldeki kaldırımlar yaşanmamışlık hissi veriyor bana. otları temizleseler, boş arazilerin tümüne güzel çimen yapıp hatta gerek yok, sadece biçseler ne güzel olur. sitedeki kaldırımları da temizleseler çok iyi olur. iğrenç görünüyor hepsi. neyseki seneye yaza camımın önüne denk gelen ksımdaki domates soğan tarlası olmayacak. biçimsiz biçimsiz domatesler ekmişler sitenin bahçesine. organik tarım yapacaksan güzelce o toprağı belle, sırayla domateslerini doğanlarını dik, etrafına kısa çit geçir eyvallah. ama o çamur deryası ne öyle? domates toplamak istesem çamur kız olurum. herkes istediğini diksin etsin o zaman siteye. ben de tavuk besleyeceğim. kümes yapayım da görün. sitede tavuğumsu birşey besleyen de vardı şimdi hatırladım. gezintiye çıkarıyorlardı fln. ahah :)
21 Ekim 2008 Salı
98%, 98%, 90%, 94%
dün akşam da ödev 5'in iki bölümünü yolladım. birinden 90% diğerinden 94% almışım.
sadece test kaldı. onu da yaptım, akşam kontrol edip yollarız.
ondan sonra da proctor var, kolaydır inşallah.
bunlar bitip geçince de hemen son dersi isterim okuldan inş. kolaydır diye umuyorum. hemen biter inş.
hayatımda ilk defa yumurta kapıya sıkışmadan bir dersi bitiriyorum. okul bitmek üzereyken bunu başarabildim. 5 yaşımdan beri okula gidiyorum, ancak öğrendim. bi de herkes beni çalışkan zannediyor işin garibi. çalışkan değilim ama bitiyor işte şaka şuka okul. geçen gün lise sınavlarımı atarken baktım da kolayla bitmemiş lise. bir sınavım vardı aylarca tekrar geri gelmiş okuldan çözüp geri yollamışım. bir sene sürmüştü bu olay. hayatımın en zor senesiydi okul açısından. bir de o yıllarda okul interneti aktif olarak kullanan bir okul değildi. bir sınav yollarsın cevabın gelmesi 5 ay da sürebilir 15 gün de. şimdi için bakınca 15 gün ne kadar uzun geliyor. halbuki o zaman 15 günden gelen cevaba şükrediyorduk. maşallah ödevlerimi dün gece yolladım, sabah cevap gelmişti. yine eskisi gibi olsa daha uzun yıllar bitmezdi bu okul.
13 Ekim 2008 Pazartesi
95%, 93%, 68%
java iyi gidiyor. az önce iki ödev birden yolladım.
olayımız şöyle;
ödev 5 (part a & part b)
test 2
ben şuan ödev 5'e geçtim.
ödev 1=95% , ödev 2=93%, test 1=68%
diğerleri şimdilik unknown.
testten aldığım 68 çok düşük bir not. emin olduğum sorular yanlış çıktı. sordum soruşturdum kesinlikle doğru olması gerekenler var. hocaya sordum hala düşünüyor.
bu hoca da beni erkek sandı. ilk soyadımı isim olarak algılıyorlar, arabic kökenli olduğunu tahmin ettiğim bu hoca da erkek ismi olduğunu düşünerek bana mr. dedi. allah biliyor ben de onu kız zannetmiştim, ama ismi sesli olarak söyleyince erkek ismi olduğunu anladım. yazılış itibariyle kız ismi gibi görünüyordu. bu ara isimlere taktım. nedense :)
ödev 5'in a bölümünü yarın, b bölümünü de çarşamba yaparsam hayat bayram olur. test daha kolay bir iş, ama inşallah önümüzdeki hafta girmeden o da bitmiş olur. zira haftaya misafir çağırmayı düşünüyorum. bu hafta da misafirim var. ama nedense iş yapasım yok. daha çok erken biliyorum ama bir günde kocaman işler halledemez oldum artık.
24 Eylül 2008 Çarşamba
süper
ben de 2 kilo 200 gram olan kitabı görünce hemen çalışmaya başladım. öyle bir çalışmaya başladım ki, kitabın kaç bölümünde bir sınav, ödev var bakmadım bile... kitabın 30 chapterı var, hergün birtane yapsam bile ancak bitiyor zamanında kitap diye üzülüyordum. hergün bir chapter yapmama karar vermeme rağmen bugün itibariyle 4. chapterın yarısındayım.
kitabın ilk ödevini fazla zorlanmadan yaptım. bugün ikinci ödevi yaparken adını beğenmeyip değiştirdiğim bir takım terimler yüzünden bir türlü programın neden çalışmadığını anlamadı(k). ben nerden bileyim o lafların değişmemesi gerektiğini, onları kitap kendine göre belirlemiş zannettim, çünkü mantıklı kelime guruplarından oluşuyordu. ben de kendi yazdığım programa daha uyan kelimlerle değiştirdim işte.. sonuçta program tam istediğim gibi çalıştı ve ben de mutlu mesut şu kitabın kaç sınavı var fln tam bir bakayım dedim. bir de ne göreyim? kitabın sadece 7. chapterına kadar sorumluymuşuz! babamın kesinlikle "iyi bak emin misin?" diyeceğini biliyorum :) iyi baktım evet. boşuna ağlamışım bugün daha 3. chapter'da bu kadar zorlanırsam 30. chapterda ne yapacağım diye... gerçi 7. chapterin ödevine baktım da soruyu bile anlamadım ama neyse..
şimdi babam kesin sen yine de 30 chapter varmış gibi sıkı çalış der, biliyorum :) tamam. :)
15 Eylül 2008 Pazartesi
hey süper
az önce fedex sayfasını yeniledim bir de ne göreyim. sen kitap paris noktasından ayrıl, yola çık.. inşallah da yarın sabah eve gel.
nazar değmesin de son bir iki günde ettiğim, içimden geçirdiğim 3 dua şakkadanak kabul oldu. bu da kabul olursa 4 olacak. hadi allahım lütfen. :)
bence hiç söz verme
aslında sorumsuz bir insan değilim de bir mesele için vakit sınırlaması olduğu zaman o şeyi yapasım gelmiyor. vakitle sınırlanmak beni geriyor. independent study insanıyım ben. mesela iftara misafir çağıramıyorum. neden? çünkü vakit sınırlaması var. 7:25'de çorbalar tabakta olacak. no no i can't do this. belki ramazan ağustos'a geldiğinde çağırırım iftar misafiri. en azından sınırlandığım vakit nispeten daha geç.
9 Eylül 2008 Salı
enrollment
bu akşam misafir var. dün temizliği, sabah da yemekleri yapacaktım, öğleden sonra da uyku. dün hiç bir iş yapmayınca akşam ütüleri bitirip sofrayı kurdum. sabah temizlik, öğleden sonra yemek planını yaptım ama sabah da temizlik yapmadım. aslında ev çok temiz. şimdi dışarı çıkmam lazım. güya sabahtan çoğu işi halletmiş olacaktım. herşey eve döndükten sonraya kaldı. neyseki yemeklerin yarısını annem yapıp getiriyor. amacım öyle değildi ama öyle denk geldi işte.
4 Eylül 2008 Perşembe
B
30 Ağustos 2008 Cumartesi
jingle jungle means cingıl cangıl
bugün çayımızı alıp evimize yakın bir ormana gittik. daha önceden ormanın içinde göl fln olduğunu duymuştum. hemen aklıma amerikan filmlerindeki gibi göl kenarı bankları, balık tutan insanlar geldi. sanki orda yaşıyoruz... neden bu düşünceye kapıldım bilmiyorum. son bir kaç zamandır amerika'da şöyleydi, almanya böyle düzenliydi şeklinde o memleketlerin hikayelerini dinliyor olmamdan olabilir. zor da olsa ormanın girişini bulduk ve gereksiz bir ücret ödeyip içeri girdik. gereksiz diyorum çünkü alınan parayla ormanı güzelleştirmek adına hiçbirşey yapılmamış. 1,5 km gittikten sonra gölete ulaştık. hayallerim gölete düştü malesef. bakımsız piknik masaları çöpler vs.. yine de çay içmek için çok da kötü değildi. bir bardak çay içmiştik ki, komşu piknikçi aile bangır bangır müzikler açıp oynamaya başlamaz mı... nezaket diye birşeyden haberi olan yok. hemen kalkıp çıktık ormandan. sonra gidip yakınlardaki bir alışveriş merkezinin yapay göletine bakarak mantı yedik. çok daha güzeldi.
27 Ağustos 2008 Çarşamba
25 Ağustos 2008 Pazartesi
90% - 99%
neden bu kadar uzun zamandır bu haberleri size iletmedim bilin. hep dinlenmem gerekiyordu da ondan. hiç mi internete girmedim? girdim evet. ama canım buraya yazmak istemedi. hep yatıp dinlenip haftasonu ayaklanınca yine dinlenme moduna geçmem gerekti. bu hafta da yatış dinleniş.
ders bittiğine göre it's time for proctor artık. pzt. salı için talep ettim cuma günü. akşam üstü online proctor exam ile alakalı bir bildiri geldi. sonrada yanlışlıkla bana gönderdiklerini, alışageldiğim normal sınav tekniğiyle sınava girebileceğimi söylediler. proctora göndermişler sınavı, yarın yapabilirim herhalde.
13 Ağustos 2008 Çarşamba
isn't she lucky, this istanbul girl
12 Ağustos 2008 Salı
the end
basit şey dediğim portfolio bile kaç saatimi aldı. kapaktı, içindekilerdi, memosuydu derken. en çok zorlandığım kısım memo oldu. sunduğum üç ödevi neden seçtiğimi ve hangi yönleriyle hangi yeteneklerimi yanıttığını yazmam lazımdı. biraz kendini öven tarzda oldu ama napalım. çok abartı olmasın diye ilk ödev için, ilk ödev ya ondan çok acemice yazmışım fln dedim. aslında kendini kötülemece olmaz portfolioda ama garip geldi, süper yazdığım için filanca ödevi seçtim fln demek.
işte böylece bir dersin daha sonuna geldik allah'ın izniyle. çarşamba bu ders için son gün. buranın saatiyle perşembe öğlene kadar yani. neyseki bitti.
11 Ağustos 2008 Pazartesi
79%
bir de bu ödev draft olduğu için sayfa düzenine özenmedim. fazladan hiçbirşey yapmadım yani. bana uymam gereken standartları anlatmış. sanki bu gerçek ödev. gerçeğinde yapıcaz herhalde. o zaman gerçeğini nasıl yapıcam. ikisinin arasında fark olsun di mi?
hocanın en sonki politik sorusuna da çok geç cevap verdim. hemen özür dilemiş, çok mu meraklıyım demiş kendi kendine. eh biraz yani. sayesinde siyaset hakkında kafa yordum.
en son olarak da bu dersin ödevlerinden üç tane seçip başına da kapak yapıp memosunu yazıp yollayacakmışız. ne gereksiz bişiy. bugün şu essayi bitireceğim inş. dün akşam o kapaklı mapaklı ödev için çalışmıştım zaten. sadece süsleyerek hazırlaması kaldı. hoca o önemli değil, essayi yaz asıl demiş. of çok zor 1500 kelime!
mesela this company is great diyeceğim diyelim. onu şöyle yazabilirim; and i, i want to say that, actually the thing i'm trying to say is; this company is just great and great and great. i'm serious, yes it's just great. çok zekice! 4 kelimelik şeyi nasıl da 30 kelimeyle anlattım ama. inanmayan saysın. am is are ları da ayrı yazmadığım halde 30. tamam çözdüm.
8 Ağustos 2008 Cuma
benim fikrimdi
özelliklerden ilki;
arabanın tekerleklerinin 90 derece dönebilmesi. park edeceğimiz boşluğun tam karşısına gelip tekerlekleri 90 derece çeviriyoruz ve pıt diye manevrasız yanaşıyoruz.
ikincisi de;
şöför koltuğunun ortada olması. sağ taraf çok uzak geliyor, sağdaki aynaya bakınca yoldan kopacağım sanıyorum. ortada otursak dengeli olurdu.
nissan pivo 2 diye bir alet çıkarmış. tipi biraz kayık ama yine de süper. her tarafı cam, fanus gibi. ama konuşan bir yaratık var arabada onu sevmedim. konuşarak ve kafa sallayarak trafikte dikkatimi dağıtabilir. bu alet şarj edilerek çalışıyor. tam bana göre. biraz daha arabaya benzeyenini çıkarsınlar hemen alırım. :P
nissan pivo 2 videosu
7 Ağustos 2008 Perşembe
hödö
bir önceki ödevde hoca 1500 kelimeli bir yazı yaz demişti. hevesle yaptığım ödevdeki kelimeleri saydırdım wordde, kaç çıktı bilin.. 560 küsür bir rakam. 50-100 eksik olsa uğraşayım çoğaltayım da üç katını yazmam lazım. kusura bakma hoca bu kadar oldu dedim ve yolladım. inşallah bana acır.
bu ödev beni çok yordu. kelime sayısı dışında herşeyiyle içime sindi aslında. çünkü ilk gönderdiğim taslakta bile çok beğenmişti hoca. bundan sonrası senin için boşlukları doldurmak gibi birşey olacak demişti. hayırlısı bakalım.
3 Ağustos 2008 Pazar
aa yine 90 küsür
az önce de 7. ödevi yolladım. o da 8. ödevde hazırlayacağım araştırma raporunun çalışma taslağıydı. yani taslak çıkarmadan ödev yapma gibi bir şansımız yok. müsveddeler bile ödev gibi değerlendiriliyor. müsveddenin bile tutuluş tarzı var. bana kalsa hiç taslak çıkarmadan direk ödeve geçerim.
son 2 ödev kaldı. bi de bana hiç ders çalışmıyorsun diyorlar. bu ödevler nasıl bitiyor? lütfen öyle sözler sarfedip zaten az olan çalışma iştiyakımı yok etmeyin. az deseniz ok de hiç demeyin bari, pls.
1 Ağustos 2008 Cuma
95%
6. ödevin konusu da iş kazası raporu tutmaktı. internetten örnek iş kazaları baktım. allahım neler neler olmuş. fotoğrafları bile varmış da bakmadım artık. bi adam varmış mesela sigarası düşmüş almak için makineye doğru eğilmiş sen o doğrama makinesi adamı kap, parça parça yap! adamcağız en fazla 2cmlik parçalara ayrılmış. dehşete düştüm okudukça, daha neler var. ödevde bunu yazsam beni psikolojik destek merkezine fln yönlendirirler. cani ruhlu derler.
ben de mcnin uydurduğu bir iş kazasını yazdım. aşağıda çizdiğim temsili resmi görebilirsiniz.
hocayla ders dışında politik muhabbetlerimiz oluyor. iktidardaki parti kapatılmadı diye çok sevinmiş. ona ne oluyorsa? resmen nabzımı ölçmeye çalışıyor ona göre şerbet verecek. kararlıyım rengimi belli etmicem. en son da halk dini mi yoksa seküler bir hükümet mi istiyor diye sormuş. iktidarda dini hükümet var zannediyor. ben de ülkem laik, dinle devlet işi birbirine karıştırılamaz. halkın istediği sadece özgür olmak dicem.
29 Temmuz 2008 Salı
91% & 90%
ass. 5 = 90%
3. hala belli değil. görünmüyor diye tekrar gönderdim. önceden yolladığım .rar lı dosya silinmiş. inşallah artık yeni yolladığım .doc görünür. .rar lı yüzünden görünmüyordu tahminimce.
hoca ödevde uyduruktan salladığım şeyleri gerçek sanıp wow mow demiş. o notlar uydurmaca dedim ben de. istanbul'da yaşamam ona çok interesting gelmiş. sonradan bu mesajına cevap yazdım. o da meğer beni merak ediyormuş, istanbul'daki patlamaları duymuş. mail gelmese arıcakmış zaten. ne hakikatli kadın maşallah. nerden bu fikre kapıldı bilmiyorum ama patlamaların sebebini cumhurbaşkanı ve ekibi zannediyor. eğer gerçekten suçlularsa ne olacak diye sormuş. biz de ikiz kuleleri bush bombalattı diyoruz ya onlar da kendileri gibi zannediyorlar herhalde. hemen onu bu sapkın düşünceden kurtarmalıyım.
ülkenin heran herhangi bir yerinde bombalar patlayabiliyor. ne kadar acı.. ölenler masum vatandaşlar. kime gözdağı veriyorlar böyle yaparak, kim yapıyor anlamıyorum. allah bunu yapanları bildiği gibi yapsın.
24 Temmuz 2008 Perşembe
google'dan geliyorsan lütfen git bida da gelme
allah sizi inandırsın ben küçükken bu adamı ilk gördüğümde yemin ediyorum kız zannetmiştim. daha dün gibi aklımda o iki yandan yapıştırılmış dışa fönlü küt saçlar. şaşkınlığımı mer'e anlatmıştım. bu kız neden kıza aşık gibi şarkı söylüyor demiştim. o da kızım erkek o demişti de şaşkınlıklara garkolmuştum.
şimdi başka blogger olsa kesin ser.dar or.taç yazardı. neden? kimse google'da serdar ortaç yazıp bloguna gelmesin diye. gelse nolur pardon? blogun mu eskir? ne garip insanlar var allahım.
parıltık zeka
yani 3. 4. ve 5. ödevin cevaplarını hala öğrenmiş değilim.
bu hocayla aramız maşallah çok iyi. ödevler kaybolup duruyor diye biraz utangaç sanırım saklanıyor diye yarı dahiyane bir espiri yaptım. tabi benim hala türkçe düşünerek ingilizce yazmamdan dolayı hoca afallamış olabilir. ama böyle bi espiriyi başka bi hocaya yapsam ne biçim okuldan atarlardı.
zaten rüyamda yine liseye gidiyordum allahım yarabbim. hem de mc ile beraber gidiyoruz. kızlar bizi samimi görünce hemen eleştirmeye başlıyorlar. gıcık kızlar rüyamda da peşimdeler. bu tarz rüyaları çok görürüm. evden ağlayarak okula gidiyorum. hep de servisi kaçırma telaşı oluyor üzerimde. sırf üniversiteye gidebilmek için geliyorum lise sona diyorum arkadaşlara okulda. okulun heryeri kasvetli. yemek yemeğe gittiğimiz yer hapisane gibi fln. bu önceden gördüğüm bir rüyada böyleydi gerçi. bu sefer yemek saati olmadan uyandım.
geçen gün de rüya değil bu gerçek. sokakta kapalı bir kızla oğlanı uygunsuz bir durumda gördüm. keşke rüya olsaydı. tam o sırada kızla gözgöze geldik ben de afferin dedim. sonra kızla oğlan kalktılar. beni dövmeye gelecekler diye kalbim güm güm attı ama neyseki yanımda annem vardı. hem oğlanla kız da utançtan yerin dibine girdiler o sıra. benden niye utanıyorsunuz gidin allah'tan utanın allah allah.
bugün de babam yeni açılan bi alışveriş merkezini gezmeye gittiğini söyledi. biz annemle hayretler içerisinde kaldık. bişeyler beğendin mi kendine diye sorduk yok dedi. buna şaşırmadık. zaten hiç bişi yokmuş orda da aman dedi. hangi mağzalara girdiğini sorduk hiçbirine dedi. aslında buna da şaşırmamak gerek çünkü bizle gittiği zaman hep mağzaların kapısında bekler. zorla götürüldüğü için beklediğini bildiğimizden şaşırmayız ama sen git alışveriş merkezine gezmeye git ama hiçbir mağzaya girme. bari yemek yeseydin babacım :)
şuan stres altında olduğum için diğer yazacağım konuları hatırlayamıyorum. annem yarın gelecek misafirlerim olduğu halde böylecene oturuyor olmamdan dolayı kendi ayakta durup koşturarak bana psikolojik baskı yapıyor. gidip profiterol muhallebisi yapmam lazım. görüşürüz.
19 Temmuz 2008 Cumartesi
magic gibi bir başvuru
3rd assignment
aşama aşama ödevi nasıl yapacağımızı anlatan kısımda mektubun formatını kitabın belli bir sayfasındakilerden seçmemiz gerektiğini söylüyor. o kısımda da normal adrese gönderilecek cinsten olan mektupların örnekleri var. bu demek oluyor ki bizim işimiz "letter of application" yazmak. ama gelin görün ki ödevin başlığı "cover letter" yani e-mail mesajı olarak başvuru yollamaca. bu ikisinin arasındaki farklar dağlar kadar. ilkinde mektubun içinde benim ve karşı tarafın adresi olmalı ve mektup daha uzun olmalı. ama ikinci de hem adres yok hem de okuyucunun scroll yapmasını önlemek amacıyla kısa mektup yazılmalı. ayrıca e-mail olarak atacaksak hangi dosya formatında resumeu attachlediğimizi söylememiz lazım. dağlar kadar fark işte. ben de aynen böyle hocaya yazdım, ikisini de yolladım. bakalım nolcak?
9 ders vardı 3. yeni bitti. bi gün dersi çalışıp ertesi gün sınavını yapabiliyorum. 6 ders kaldı ya, 12 günde bu işin bitmesi lazım. my dad said so.
15 Temmuz 2008 Salı
bahanestar again
*benzeri diyorum çünkü bugün sadece dolap toplamadım. bütün yaptıklarımı yazsam o hoo blog yetmez. hiç oturmadım desem mer anlar.
14 Temmuz 2008 Pazartesi
cheetos çerezza tombi, şimdi vitaminli
i'm a bahanestar, yeah
kitabı bitirmem için 8 haftam vardı ben 5. haftadayım. 8-5=3. yani 3 hafta kaldı demek oluyor. demek ki bu kitap mecbur 3 haftada bitecek. madem bitiyordu neden ilk 3 hatada bitirmedim? o zaman 8-3=5 olurdu. yani sürenin dolmasına 5 hafta var oleyy olurdu. ama bu hiç bir zaman olmaz. her zaman bir bahanem var ya inanmıyorum kendime. nerden de buluyorum. sen kalk şimdi hiç bahane yokken öyle bir bahane çıktı ki.. maşallah bahanelerin bahanesi. aylarca mızmızıldanabilirim. ama yapmıcam.
geçen postta bulamadım diye mızıkladığım şey lesson packetlerinin içindeymiş. dersin web sitesinde bir bölüm. yüzmilyon kez baktım ama sadece göz gezdirdiğimden görememişim. açık açık yazmıyor ama tamamını okuyunca, ödev boyunca madde madde nasıl ilerlememiz gerektiğini yazıyor böylece ne olduğunu anlıyorsunuz. boşuna rezil oldum hocaya.
3. sınav için çalışmam gereken yer çok kısa bir bölüm. orayı hemen beynime nakşedip ödevi nasıl yapacağımı anlatan kısmı okumam lazım ama orasının maşallahı var pek uzun.
aslında eminim bu ödev deçok basittir ama malesef bunu yaptıktan sonra anlayacağım. yapana kadar gözümde bi büyüyor bi büyüyor ki sorma.
10 Temmuz 2008 Perşembe
79%
ama nerde o şekilde bir tavsiye mektubu yazmam gerektiği yazıyor bulamadım. ne kitapta, ne yardımcı pdfde ne de dersin sitesinde var. sadece tavsiye mektubu diyor. bunu sordum hocaya. gelecek derslerde de hataya düşmeyeyim.
ayrıca inanılmaz derecede fazla grammatical hatalarım var. ben de kendimi iyi ingilizce biliyor zannediyorum. ama nerden bileyim bi kelimenin başına at mi gelir on mu gelir. hazırlıktaki hocamız biraz gevşekti o konuları iyi bilmiyorum. diğer sınıflar her worksheeti çözüp deftere geçirip, yeni kelimeleri de 30-40 defa yazarken biz sadece 5 kere kelime yazardık, worksheetin de hepsini çözmezdik. şimdi o kızlar hellodan başka birşey bilmezken ben şakır şakır konuşuyorum maşallah. yazı dilim iyi olmayabilir ama ben konuşunca millet beni amerikalı zannediyor mu, tamam.
ha bir de hoca biriki cümlemin bir diğerinin tekrarı olduğunu, omit etmem gerektiğini söylemiş. proof reading yaparsan bunlar gözüne çarpar silersin demiş. ya silerim. niye silim ne güzel upuzun mektup oluyor. bir iki şeyi bir daha söylemişim çok mu? pekişsin diye yapıyorum. allah kuran'da ayetlerini tekrar ediyor da hala anlamamazlıktan geliyoruz. demek ki fıtratımızda var. tekrar edeyim de kazınsın beyninize. bak "pekişsin diye yapıyorum" cümlesinin tekrarı oldu bu son cümle de mesela..
5 Temmuz 2008 Cumartesi
aslında kolaymış he
bugün içimdeki sıkıntının sebebi derslerimi yapmamam zannediyordum ama yarısı oymuş sadece. diğer yarısını bulamadım. içimin yarısı hala sıkılıyor.
*-ebilmek eklentisinin olumsuzu olmaz. atlanabilir'in olumsuzu atlanamaz'dır. ama bazı şairler kullanırlarmış. o kadar da yasak değil.
2 Temmuz 2008 Çarşamba
85%
bugün de bir yemek bloguna girince bilgisayarım kitlendi. activex denetimi fln bi olaylar dedi. uslanmadım bi daha denedim siteye girmeyi. sonra sen bir garip program bilgisayarıma yükleniver, masaüstümde bilgisayarında virüs var diyen bir background oluşuver, başla scan yapmaya, bilmem kaç tane virüs buldum hemen sil diyiver. hemen wrilessı çıkardım. o programı da durdurdum. biosu etkileyen virüsler var diyor. silmeye korkuyorum ya kandırmacaysa diye. program da "antivirus xp 2008" diye bişey. logosu fln tam windowsun bir olayı gibi. ama hemen şüphelendim. babam baktı internetten uninstall olmuyormuş. hakkaten denedim olmadı. sistemi geri yükledim geçen aya. backgroundum fln geri geldi ama program yine silinmedi. internette o programı kaldırma yolları varmış, yarın deneyeceğiz babamla. inşallah veriler kaybolmaz. son bi kaç ayın yedeklemesini yapmamıştım.
bir de sıcaktan mıdır nedir insanlar bi tuhaf olmuş. bugün annemle kaldırımda yürürken arkamızdan gelen bir kadın sinirlenerek yanımdan geçti. geçerken de müsade et de geçelim dedi. ben de aynalarım yok arkamdan geldiğinizi görecek dedim. o da abuk subuk konuştu gitti. sonradan o kadar sinirlendim ki... nerdeyse geri dönüp kadının suratına atacaktım çantamı. hasta mıdır nedir.. korna çalsaydın o zaman, animal.
geçen de bir adam gördüm trafikte; bir elinde sigara öteki elinde de telefon vardı, konuşuyordu. şofördü bu adam. o kadar sinirlendim anlatamam. sürücü yanında oturduğum için tek yaptığım etraftaki kötü şoförlere sinirlenip tip tip bakmak oluyor. sürücü olduğum zaman tip tip bakmayı bırak, burnumu kaşımaktan acizim. neyse o gün o kadar sinirlenip kimseye tip tip bakamayınca en son yoldan çekilmeyen bir kıza camı açıp ölmek mi istiyorsun diyerek rahatladım.
bi de anladım ki ben cadaloz tiplerle daha kolay kavga ediyorum. bir arkadaşım var mesela, çok sessiz sakin bir kız. ama beni deli eden birşey yapıyor. gidip kıza neden böyle yapıyorsun diyemiyorum. sessiz kız halbuki, ne desem susacak ama bana laf yetiştiremez diye kıyıp da kızamıyorum. bir de şöyle birşey var; sustuğu zaman ben haksız görünücem. o yüzden kendi kendime sinirlenip duruyorum. bu kızın bir arkadaşı var mesela daha dilli. bari onun yanında kızayım da o laf yetiştirsin diyorum. çünkü söyleyecekleri herşeye karşı bir cevabım var. bir şey söylemezlerse haklılığımı nasıl ispat edeceğim. ama şaşırdığım da şu; sakin makin ama benim gibi birini bile nasıl yola getirmiş. kızmaya korkuyorum ya, var mı böyle birşey.
evet, bu yazımı da "aman üç günlük dünya, hiçbirşeye sinirlenmeye değmez" sonuç cümlesiyle sonlandırıyorum. esen kalın.
1 Temmuz 2008 Salı
allright
bu hafta annemlerdeyim. güya hergün bi tarif ekleyecektim. bugün güzel bir sofra çektim evimde, onu eklerim belki.
ders de çalışıyorum tabi. gezeceksek sabah namazdan sonra çalışıyorum. yani bi kere çalıştım öyle. bi sınav yaptım, öteki için de olan yeri çalıştım sınavı kaldı. ama sabah namazında zihnim açıkken çalıştığım için ve şuan da akşam vakti zihnim kapalıyken ben o sınavı yapamam. aslında itiraf edeyim ders öyle kolay bir ders ki bir hafta hergün çalışsam o kitap biter. biraz tembellik yaptım. ama ilk defa annemde bu kadar uzun zaman kalıyorum. 21 yıl çok kısaydı ya ondan :P
bir de artık diplomamı fln almak için amerika'ya gitme havesim kalmadı. uğraşamam öyle yok vejeteryan yemeği, yok yahudi yemeği... mc. gitti ya sanki ben de gittim. istersem diploma için götürürmüş ama istemedim. onun yerine umreye gideyim. hadi bi de gitsem okulda herkes tokalaşacak benle, herkese anlat ben müslümanım tokalaşamam vs. sonra onların canı müslüman olmak istemeyecek. ayy domuz bile yiyemiyo yazık dicekler. dinime laf edecekler ben de küsüp diplomamı almadan geleceğim, herşey boşa gidecek.
garip bi yazı olduysa sori, radyo dinlerken bu kadar oluyor.
24 Haziran 2008 Salı
hala naber?
20 Haziran 2008 Cuma
ex fed
kitabım dün akşam üstü gelmiş. eve gider gitmez ders çalışma var.
14 Haziran 2008 Cumartesi
çar-pa collection
7 Haziran 2008 Cumartesi
100%
babam da internetten ders almaya başladı. bugün psikolojiyle ilgili bir dersi vardı. zor insan tiplerini ve bunlara karşı nasıl davranılacağını anlatıyordu. 10 tane zor insan tipi var ve hepsinde kendimden birşeyler buldum. hatırladıklarımdan yazayım. ben bilirimci tip, hayırcı tip, evetçi tip, belkici tip, alaycı tip, asabi tip, olumsuzluk abidesi. maşallah hepsinden birazım. babamla birlikte bu dersi dinledikten sonra insan tipleriyle ilgili ufaktan birşeyler yazmıştım ama var olan sayılı arkadaşımı da kaybetmemek adına sildim :) aslında kesin o arkadaşlarımın da sinir olduğu konulardır bahsettiklerim ama yine de dile getirmesem daha iyi :) geldiğimden beri aldığım bir karar var no gıybet.
oraya gittiğimiz ilk günde burayı tamamen unuttum. nasıl bir hayatım vardı ne yer ne içerdim en son kimlerle görüştüm aklıma bile gelmedi. sanki yıllarıdır ordaymışız gibi hiç geri dönmeyecekmişiz gibi yaşadık. son güne kadar ne gittiğime inanabildim ne de döneceğime. bu sefer kalbim aklım tamamen orda kaldı. duyduğum özlemi anlatamam. canım hiç istemese de tekrar burdaki yaşama alıştım gitti. hayalimdekileri canlı tutmaya o kadar uğraştım ki.. ama yine de dünya meşgalesi işte tekrar daldım. bu duyguyu herkes hissetmeli. neyi özlüyorum, neden bu kadar hiç bilmiyorum. ama içimde dayanılmaz bir şekilde o mekanların havasını soluma isteği var. devamlı gitmek gitmek.. ve her defasında da sanki ilk kez buluşuyormuşuz gibi heycanlanmak istiyorum.
21 Mayıs 2008 Çarşamba
24/25
çabucak bitirdim elh. madem bu kadar çabuk bitiyordu bir hafta önce bitirip stres olmadan yaşasaydım daha güzel olmaz mıydı? neyseki yumurta henüz kapıya dayanmadı. geldikten sonra dersleri bitirmek için bir haftam var. proctoru o tarihten sonra da alma imkanım var. gelip dinlenince alırım inş.
şimdi kalan son bir kaç ütüyü de yapıp eşyaları bavula yerleştireceğim. yarın bu saatlerde kimbilir nerelerdeyim :)
hamdolsun.
20 Mayıs 2008 Salı
23/25
bi ödevim bi testim daha var. ödevi bu akşam bitirsem yarına bir test kalır. hatta yarına hiçbişi kalmasa ne süper olur.
bye.
16 Mayıs 2008 Cuma
100 x 2
dün hiç çalışamadım. bugün bir test yapmak istiyorum. hatta kalan bir ödevi ve testi bile yapmak istiyorum. pazartesi proctor exami talep etmek için. salı onu yapsam, çarşamba bavulumu hazırlasam, perşembe de yola çıksak. ya da proctoru geldikten sonra yapabilirim. 1 hafta vaktim olacak inş geldikten sonra.
bir de üşütmüşüm. inşallah yola çıkmadan iyileşirim.
14 Mayıs 2008 Çarşamba
12 Mayıs 2008 Pazartesi
şimdi özetler
en son gönderdiğim ödevden 100 almışım. bugün de 4. ödevi bitiririm inş. 5.'den sonra 2. test var. şu an geldiğim noktayı özetleyelim;
ass. 1 = 100%
ass. 2 = 100 %
test 1 = 92%
ass. 3 = 100%
(100 almamış olsam bu kadar sık durum özeti yaparmıydım bilmiyorum)
sanırım jordan bu blogu okuyor. anlamasa da ismini görüyordur fln. mail atmış geçen. küsmemiş yani. telefon numaralarım silinmiş tekrar istiyor. inşallah aramaz. mailine 10 sn fln geç cevap verecek olsam hemen telefona sarılır eminim.
blog ödülleri de açıklandı. yarıştığım kategoride adam gibi birileri birinci olsaydı kalkıp blogumdan tebrik edecektim. zaten üzülmedim kazanamadım diye, ödüller çok dandikmiş. hem zaten bana aynı ip'den verilen oylar yüzünden diskalifiye bile olmuş olabilirim :) (hayır kendi kendime oy verip durmadım) zaten seneye katılmayı düşünmüyorum. her sene katılıp katılıp bana oy oy oy diye bağırıp bağırıp kazanamamaktansa hiç katılmayıp cool davranmayı tercih ederim :P
9 Mayıs 2008 Cuma
thank you for your help
hamdolsun
8 Mayıs 2008 Perşembe
one a day
Bir de bugün ikisini de canım çektiğinden birbirinden alakasız iki yemek yaptım. Hangi yemek olduğunu öğrenmek isteyenler HANGİYEMEK yazıp 8182'ye yollasınlar ceplerine gelsin. Yemekler pişmek üzereyken karnımdaki zil çılgınlar gibi çalıyordu. Tam bu sırada yemeklere tuz koymadığımı farkettim. Neyse ama sonuçta yemekler süper oldu. Acaba diyorum tatlı yapıcam diye mutfağa girip de şeker koymadan tatlı yapan bi arkadaşa mı güldüm ne yaptım.
Bir de Jordan hiç arayıp sormuyor. En son bana kargonun takip numarasını verecekti. O verene kadar kitap geldi, ben de sinirlendim haber vermedim kitabın geldiğini. Küstü mü acaba. Ama ne demek ya küsemez, asıl ben küseyim. İşi bu onun. Evet karar vedim, ben küstüm.
5 Mayıs 2008 Pazartesi
100 100 92
hayır, başlıktaki vücut ölçülerim değil. meyve ve sütle besleniyorum gördüğünüz gibi, o ölçülerde olamam. olmam da inşallah.
kitabın ilk iki chapterının solarındaki 10 soruluk klasik sınavları yaptım, ikisinden de 100 aldım. yaw hiç mi hatam olmaz. bu hoca bol kese. az önce de her iki chapterda bir karşımıza çıkacak olan testlerden ilkini yaptım, 23 out of 25.
bir derse başladığım zaman ilk sınavları hep geç yapıyorum. kitaba adapte olamıyorum ilk başta sanırım. kitabın sonlarına yaklaştığım zaman şaşırıyorum o basit sınavları yaptığım sürenin çokluğuna. hani ortaokula geçersin ilkokul basit gelir, liseye geçersin ortaokul basit gelir, universiteye başlarsın lise basit gelir ama sen hep bulunduğun durumu zor zannedegelmişsindir ya, aynen öyle bişey. bak az önce üç virgüle ihtiyaç duydum. üç nokta var madem üç virgül de olsun. haha üç virgülü ilk ben buldum.
geçen gün bizim sitenin arka tarafına yapılan sitenin örnek dairesini gezdik. benim emlak merakım yüzünden her yeni proje ile ilgili bilgi alıyoruz, bitenlerin de örnek dairelerini geziyoruz fln. neyse bizi gezdiren amca sürekli evi övüyor. ama amca öyle abartıç bi insan ki... en son çıkarken evin yangın merdivenine açılan kapının ahşap olduğunu farkettik. ahaha bu yanlış olmuş nihahah dedik. amca da kapının yanmaz olduğunu söyledi. bizi ikna etmek için kullandığı abartıç ifadeye bakın; "bütün ev yansa kül olsa, o kapı sapasağlam kalır". biz de; vay beah hemen bu evi alalım dedik.
27 Nisan 2008 Pazar
havadan sudan
pazartesi, salı ve çarşamba annemleri özleyeceğim. belki istanbul'da olsalar görüşmeyecektik o günlerde ama uzaklar diye üzülüyorum. ben de gitmiştim ama üzülmemiştim hemen geleceğim diye. demek kalanın işi zor oluyormuş. giden için daha kolay.
bazı insanlar var hep başkalarını eleştirdikleri zaman alkışlanıyorlar. ne komik. sonra da göğüsleri kabarıyor, nasıl da dalga geçtim elemanla diye. kendilerine has bir özellikleri, olumlu yönleri olmadığından başkalarının eksi yönlerine dikkatleri çekip ordan günü kurtarıyorlar. zaten bu tiplerin şakşakçıları var hazırda, ne yapsa şakşak yapmaya hazır beklemekteler. aciz yaratık kendini egzantrik birşey söyledi zannediyor.
22 Nisan 2008 Salı
what a student wants, yeah, what a student needs, yeah
canım babam pazar akşamı kitabımı getirdi. haftasonu çalışamayacağımdan perşembeden getirmesini istemedim. o da perşembe-cuma ilk chapteri bitirirsin dedi ama hazırlık yaptığımdan çalışamazdım.
benim babam kadar derslerimle ilgilenen başka bir baba dünyada yoktur. o olmasa ne yapardım bilmiyorum. okulla yaptığım tüm yazışmaların kopyalarını pdf formatı yapıp her dönem sonu bana gönderir, mailimi ben evde yokken kontrol eder ve hemen cevap vermem gereken bir şeyse beni arar, eve gidecek durumda değilsem ben söylerim o yazar, eve gelen kargo evde kimse yoksa geri dönmesin diye nöbetini değiştirir ve bütün gün kargomu bekler daha neler neler... allah razı ondan razı olsun.
hafta sonu yolculuk yaptık, şuan hastayım. zor da olsa ders çalışmaya çalışıyorum.
kitabım 9 chapterlik ama 6. chaptera kadar sorumluyuz, oleyamanaman. her chapterin sonunda 10 soruluk klasik sınav var, artı 2 chapterde bir de 25 soruluk test.
18 Nisan 2008 Cuma
wow
kitabım dün türkiye'ye gelmiş. iki günde gelmesi sadece bir mucize. hem de hiç gümrüğe fln takılmadan.
perşembe günü sabah namazında dua etmiştim. vay be.
bu akşam yolculuğa çıkıyoruz, hayatımda ilk defa şehirlerarası otobüse bineceğim. uyumaktan başka çare yok, 10 saat. keşke tren olsaydı...
17 Nisan 2008 Perşembe
karmakarışık
aa bir de anlatmamışım bak; bütün dersleri aynanda seçemiyormuşum. tek tek kaydolmam gerekliymiş derslere... bütün hepsini aynanda seçersem 56 günde bitirmem gerekirmiş. yani ne seçersem seçeyim 56 günüm var o yüzden ben de tek bir ders seçtim. eskiden ders başına 56 günümüz olurdu. yine aynı hesaba geliyor ama derslerim hepsi aynanda elimde olmayacak. ben de yolculuğa çıkmadan bitirebileyim diye tek ders seçtim. gelecek dersler nasıl bilmediğimden 56 gün için iki tane alamadım.
ilk olarak cs216 computer networks dersini seçtim. konulara baktım öğrenci sayfamdan, sıkıcı gibi görünüyor inşallah kolay okunan bir derstir.
9 Nisan 2008 Çarşamba
easy man... calm down
bir de yolladığı formda bana söylenen fiyattan daha az bir fiyat yazıyordu kredi başına. toplamda 40-50 dolar kadar kadar bir fark vardı. toplamı az olandan hesap ederek yazdım tabi :) onu da kabul etmediler. artık jordan ödü koparak mail atıyor bana. spam mesajlarımdan dolayı özür dilerim diyor :) çünkü o kadar sinirlendim ki..
neyse.. yollanan forma jpg formatındaki imzamı da aktaramadım. geçen dönem de öyle olmuştu, kabul etmişlerdi imzasız. işini tam yapmak isteyen jordan kardeşimiz illa imza istedi. printerım da scannerim de yok dedim. ama kabul etmediler. yarına kaldı artık.
bu yazışmalar esnasında maillerim biraz sert oldu. ama çok sert olanları yollamadım. sertliğin sebebi de bence amerikan filmlerini izledikten sonra mail yazıyor olmam. en son yazıp da yollamadığım maili keşke bulsam :) şuna benzer birşeydi; I WANT THE RE-ENROLLMENT FORM. Am I clear now? Now stop saying how much I'm gonna pay and send that form to me! tabi bu bir filmden alıntı olsaydı araya birsürü küfür serpiştirilmiş olurdu. ama uslubum tam bir amerikan mafyasınınkine benziyor.
nonmuslim bir amerikan erkeği olsaydım bu filmlerden sonra acayip gaza gelip pis işlere burnumu sokardım :) sonra hapse girer, ortamın kahramanı olurdum. kimseyi takmadan cool dolaşırdım. konuşmam gerektiğinde de hep son söz benim olurud. lafımla karşımdakini oturtur dönüp arkamı giderdim. sonra herkes benden korkardı. ama aslında çok iyi bir insan olurdum. çünkü her amerikalı mükemmeldir değil mi (!) suçlu bile olsa... sonuçta onun da bir kalbi vardır, hele bir babaysa mutlaka çocuğuyla süper vakit geçiriyordur. tamamen kötü biri olsa bile sonunda mutlaka hakkı bulacaktır. çünkü onlar eğitimli insanlar.. hepsi ingilizceyi su gibi biliyor düşünün :P
5 Nisan 2008 Cumartesi
yeni seçmeli dersim ve logolar vs.
Yeni döneme de kaydolacağım biran önce ama araya hafta sonu girdi. Pazartesi halletmiş oluruz Allah'ın izniyle...
29 Mart 2008 Cumartesi
ma111 sonucu
artık SE4'e geçtim sayılır. gelecek dersler;
- Computer Networks
- Technical Writing
- Programming in Java
- General Elective
seçmelilerden ne seçeceğimi bilmiyorum. geçen dönem c seçtim şimdi de c++ seçmem iyi olur ama seçmek istemiyorum. çünkü c'nin kitabı c bilen birisine sadece kendini biraz daha geliştirsin diye anlatılmış gibi. c++ daha da beterdir. aslında seçmelinin kodu "gs" yani sözel bir ders seçebileceğim sanırım. ama biology çok fenaydı geçen dönem. hadi bu dönem fizik alsam diyorum ama.. zaten pek fazla da seçeneğim yok. seçmek istediğim dersleri se5, 6, 7 ve 8'de alacağım için seçmeme izin vermiyorlar. ama işin garibi ben 5, 6, 7, 8'i okumayı düşünmüyorum. yoksa bu okul 2020'ye kadar bitmez. bakalım bu sene mezuniyeti talep edeceğimi söylersem belki o derslerden almama izin verirler. hayırlısı...
28 Mart 2008 Cuma
hiyaayt! dikşınyeah!
ma111'in son sınavı nihayet okula ulaştı. bunu haber verebildiler şükür. artık kendimden şüphe etmeye başlayacaktım, bir mail bile gönderemiyorum diye! kaldı ki okulun elimize geçmedi diye iddia ettiği sınavı koskoca iki bilgisayar mühendisi yollamıştı. sanki sınavları kutuya koyup yolladık da ma111 içinden düştü. hepsi aynı e-mailin içinde, resmen göremiyorlar. yakın olsa gidicem okula, açıcam bilgisayarlarını, mailimi de açıp enselerinden ittirip suratlarını yapıştırıcam ekrana. bakalım göremedik diyebilecekler mi o zaman. desin bakalım, o zaman ben o kafalarını laptopun arasına koyup ezmiyor muyum.
oh god
anlatacağım ama olayların sırasını unuttum. kaç kere tekrar yolladım allah bilir.
önce ma111'in sınavının toplu mailde gelmediğini söylediler. sonra proctorum tekrar yolladı. bu sefer proctorun sınavı tamamladığıma dair imzaladığı cover sheet denen formu tekrar istediler. o olmadan sınavı kontrol etmeye başlayamıyorlarmış. halbuki o cover sheet'i proctor ilk mailinde göndermişti. bu sefer jordan'dan başka bir adam istedi. gittim yolladım. sonra jordan'dan mesaj; cover sheetini yollarsan işleme başlayacağız. *?/&*?! yolladım ben! lütfen bir daha dedi. pekala tekrar yolladım, haber verdim yolladığımı. hala cevap yok. kabız ederler insanı. geçti mi elinize bi söyleyin adamım ya!
bir de anlatmak için sabırsızlandığım bir olay var. yorumumu yapmıyorum günah olmasın.
bir toplulukta otururken bir arkadaşım sana bir şey söyleyeceğim bir ara, unutturma dedi. çıkmadan sordum ne diye. çekti bir kenara aynen şunu söyledi; "timsah insanların günahlarından yaratılmıştır, sen onu kalbinin üzerinde taşıyarak hiç iyi etmiyorsun. biz artık hiç lacoste almıyoruz." "uyardığın için teşekkürler" dedim. ama içimden dediklerimi yazmıyorum, sorry. sanki allah'ın bir hayvanı yaratmak için bizim günahlarımıza ihtiyacı varmış gibi...
25 Mart 2008 Salı
çelişkiler
güzel bir duruma biz sahip olmasak bile ona sahip olanları tanıdığımızı anlatarak bile övünebiliyoruz. güzel bir insanı tanıyor olmak bizi de güzel yapıyor zannediyoruz. başkalarının güzelliklerinden kendimize de pay çıkarmaya uğraşıyoruz, onların başarısıyla popülerlik yarışına giriyoruz. düşündüğüm zaman bu tarz övünmelerden hoşlanmadığımı zannediyorum ama bir bakıyorum ucundan da olsa belli etmişim yakınında olduğumu o kişinin konuşmalarım arasında. insanları kendimize özendirmeye mi çalışıyoruz? hepimiz hayır deriz buna ama hepimizin amacı etraf bize süper desin. kimse kusurumuzu görmesin. tamam kusur görünmesin ama kimse beni süper bilmek zorunda değil. bence etrafında süper olduğunu düşünenlerin sayısıyla senin ayağının takılmasını isteyenlerin sayısı doğru orantılı.
nasıl bir yapımız var anlamıyorum. övülmeye aşık olmuşuz. yüzüme karşı övülmekten hoşlanmam aslında ama içten içe bir yanım sevinir. bir arkadaş gurubum var mesela. içlerinde istemeden de olsa çok ilgi odağı oluyorum. yaşları benden büyük olduğu için bu durumdan rahatsızım, bitsin istiyorum. ama neden benim ilgi odağı olduğum meselede bir başkası ilgi odağı olduğu zaman benim de o konuda bilgili olduğumu göstermek için çabalıyorum. bırak o en bilgili bilinsin ne farkeder... onu daha çok sevseler hayatımda ne değişir. bilgili olduğum konu bana kalsın.
ama dediğim gibi güzel durumlardan kendi payımıza da birşeyler çıkarıp sunmayı öyle seviyoruz ki. birisine bir konu hakkında tavsiyede bulunduk diyelim, o kişi de tavsiyemize uyarak başarılı oldu. istiyoruz ki o kişi tavsiyeyi bizden aldığını heryerde söylesin. başarının yarısını üstlenelim istiyoruz. o kişi bizden bahsetmezse kısaca "e ben demiştim" diyoruz. yani ben demesem o hiçti, ben dedim de başardı. başarmak bu kadar kolaysa sen başarsaydın başardığı şeyi. nasıl bir insanım anlayamıyorum. hem karşımdaki bana teşekkür etsin, adımı anmadan geçmesin diyorum hem de fazla teşekkür edildi mi sıklıyorum.
bazen bir konuda en iyiysem iyi olduğum için utanıyorum. o önemli bir başarı değil kolay diyorum ama insanlar buna inansın istemiyorum. kendi bildikleri gibi zoru başardığımı düşünsünler. yüzüme söylemeseler de içlerinden süper olduğumu düşünsünler.
hiç kimse ben böyle düşünmem demesin. herkes gerçekten başarılı olduğunu düşündüğü konuda herkes tarafından başarılı bulunmak, en iyi olarak bilinmek ister. sizden başarısız olduğu halde kendini satmayı becererek sizden iyi görünenleri görünce sinir olmuyor musunuz? ne ki ben de yaparım demiyor musunuz? gitar çaldığım yıllarda bunu çok yaşamıştım. aslında kendi başımayken çok güzel çalıp söylüyordum. ama başkalarının yanında utandığım için hiç çalamıyordum. birgün bi arkadaşım bizim evde ben çalmayınca gitarı alıp çaldı ve söyledi. o kadar berbattı ki. ama medeni cesaretinden ve kimsenin gitardan anlamamasından dolayı herkes alkışladı. süper çalıyor dediler. öylece kalakaldım. ben daha iyi bilirdim diyemedim. demek için alıp çalmak gerekirdi, cesaretim olmadığı için kaybettim. kaybetmek önemli mi? hayır. sadece bildiğim halde bilmiyormuş gibi davranmama kızıyorum. hadi çal dedikleri zaman ısrar etmesinler diye bilmediğimi söylememe kızıyorum.
24 Mart 2008 Pazartesi
ma111 meselesi
kızdığım ne biliyor musun? benim sürem dolmuş zaten bu bir. ikincisi 2-3 günlük uzatmalarla iligli mailler alıp duruyordum, jordan'a sorduğum vakit önemli değil onlar boşver demişti. e süper sonic nova, bi sorsan ya son sınav nerde yolla yavrum diye!
hani derslerim bittiği zaman bir tatil sözü aldığımı söylemiştim. haftasonu için ufak bir gezi olur zannediyordum. daha uzak bir yere daha uzun bir süreliğine gideceğimizi öğrendim. çok güzel bir süpriz oldu. cumartesi günü yolculuk için gerekli olan büyük bir adımı attık. aslında bir kaç haftadır ne adımlar atılıyormuş da ben farkedememişim. geriye dönüp baktığımda yerine oturdu taşlar :) bir ay sonra yolculuk başlayacak inşallah.
22 Mart 2008 Cumartesi
20 Mart 2008 Perşembe
proctor exam results
nani noni?
bilgisayar kitlenince açık olan pencereyi nereye götürsem görüntüsü orda kalıyor. ben de desenler yapıp, eğleniyorum. hep bu görüntüyü alırken paint'e kaydedene kadar bilgisayar kapanırdı, bu sefer kapanmadı. aceleden daha güzel şekil yapamadım. contact listesini ve mesajları sildim.
bu resmi masaüstü resmi yapmalıyım, evet.
14 Mart 2008 Cuma
94%
ayrıntıları madde madde yazıyorum, çoğu okulla ilgili.
- .net hocası son dakikada essayimi kontrol etti ve 94%! şimdiye kadar alışageldiğim ödevlerden çok farklı dedi. çok beğenmiş ama web services ile kısmı açıklamadan geçtim diye notumdan kırmış. e bir önceki sınavda tamamen o konuyu anlattım ya annem, unuttun mu?
- bugün de proctor sınavları sona ermiş bulunmakta. bay proctor az önce yollladı, inşallah güzel notlar, yüksek notlar...
- 12 mart depremi yaşadık bir de. evde yalnızdım çok korktum.
- yapmam gereken zilyonlarca iş var ama ben boş vakit sahibi olabilmenin verdiği o hoş etkide olduğumdan kalkıp hiçbirşey yapasım gelmiyor.
- hayatı çok özledim, bir aydan fazladır eve kapandım. dışarı çıktığım da oldu fakat derslerimi bitirmediğim için içimde büyüyen o vicdan azabı hiçbirşeyden zevk almama izin vermedi. şimdi allah'ın izniyle cts. ve pazar günümü gezerek geçireceğim. inanmazsınız gezerek yazacağıma ders yazdım az önce. öyle de beynime işlemiş ders çalışmak.
9 Mart 2008 Pazar
about proctored exams I
gs102 100 soru, cs263, ma105 ve ma111 ise 25 soru.
aklımda en taze kalan ma111 ile başlamayı düşünüyorum. bugün hiç çalışmadım, biraz dinlendim, gezdim tozdum.
.net sınav sonucu hala açıklanmadığı için onun proctored sınavını yollamadılar. sürem dolduğu için okulun sitesinde hiçbir derse kayıtlı görünmüyorum. ama ders içeriğini aç butonuna basınca direk .net içeriği açılıyor. jordan açık kalmasını sağlayabilirim demişti, helal olsun adama. gerçekten işini hakkıyla yapma aşkıyla dolu. işe gelir gelmez bana mail yazıyor, sağolsun. mesela bu sınavlar için 3 günüm vardı, 18ine kadar uzattı. allah hidayet nasip etsin, iyi birine benziyor :) imansız göçerse buralardan üzülürüm cidden.
tanıştığım imansız kişiler hakkında çok endişeleniyorum. kendim için o kadar endişelenmiyorum ama. hem ölümü kendimize konduramadığımız hem de yaptıklarımızı yeterli bulduğumuzdan sanırım. sanki cenneti garantiledik, iki fakire yardım edince... keşke bu kadar rahat olmasaydım. geleceğim hakkında yeterince endişelenmiyorum, çok üzücü. şeytan allah'ın affediciliğine güvendirerek rahat kalmamız için durmadan uğraşıyor. bu tip şeylerden uzak kalmamız için sürekli uğraşıyor. bunun için hiçbirşey yapmamamız yeterli. hep bir sonu var bu "ciddi" meselelerin. konuşurken, yazarken bile biteceğini düşünüyoruz. mesele bitsin de işimize bakalım. hepimizin derdi bu. asıl işimizin ne olduğunu unutuyoruz. aklımda ne var bütün bunları yazarken? kapatayım da kendimi geliştirecek birşeyler okuyayım? hayır... malesef hayır. aklımdaki; buzdolabında dinlenmekte olan hamuru alıp sabah pişirmek üzere şekillendirmek. ve sonra da kafamı rahatlamak için gidip güzelce rahat rahat uyumak. sabah kalkıp hayat mücadelesine devam etmek.. insan bazen aklına gelen bu tip düşünceleri defetmek istiyor. bazen de bunları düşünmemek vicdanen kendisini rahatsız edince hayat mücalesine devam ederken bunları düşünüyor. burdan hem bu konudaki rahatsızlığımı dillendiriyorum, hem de geyik bir iş blog yazıyorum. düşünüyorum, ama hareketlerimi değiştirmiyorum. kafamda bu düşüncelerin dolaşması kimi zaman vicdanımı rahatlatıyor. ama uzun süre sadece düşünce olarak kalıp uygulamaya geçmedikleri vakit artık vicdanımı sızlatmaya başlıyor. işte o noktada düşünmekten bir süre vazgeçiyiorum. sonra birşeylerin eksikliğini hissedince yeniden düşüncelere dalıyorum. ve bu kısır döngü böylece devam ediyor. hiç beklemediğim o anda sonla karşılaştığım vakit kimbilir nasıl bir pişmanlık yaşayacağım. o pişmanlığın fayda vermeyecek olduğunu bilsem de aynen devam ediyorum. yumurtanın kapıya sıkışmasını bekliyorum adeta. derslerime son dakika çalışan biri olmamdan belli oluyor aslında hayatı sorgulama tarzım.. dersler hallolmazsa sadece bir kaç zaman üzülürüm ve belki telafi edebilirim ama öteki meseleler hallolmazsa ne üzüntüm bir kaç zamanla sınırlı kalır, ne de telafisi mümkün olur...
7 Mart 2008 Cuma
son gün bugün - march 7 '08
proctor ile ilgili problem yaşadık. relationship to student kısmını yanlış doldurduğumuzdan proctoru uygun bulmadılar. ben de hemen başka birini ayarladım ama o kısmı boş bırakıp da yolladık. yine kabul etmediler. sabah tekrar yolladık. hayırlısı artık.. bu akşam orda sabah olunca proctor sınavlarını yollarlarsa haftasonu ve pzt. yaparım. yollamazlarsa da haftaya kalır ben de haftasonu biraz dinlenirim. of 1 aydır öyle yoruldum ki anlatamam. allah'ın izniyle geçeyim de hepsini güzel güzel, o zaman rahatlayacağım.
bu arada akşam için yaptıklarımın hepsi süper oldu. nazar değdi ve bardak kırdım birtane.
6 Mart 2008 Perşembe
17/20
.net'in son sınavını yapacak vaktim kalmadı. zaten tek bir soru, onunla ilgili bir makale yazacağız. ne yazmam gerektiğini biliyorum, anlatıldı. ingilizce olarak güzelce tasarlayıp yollayacağım.
dün jordan c hocasının sınavı açamadığını tekrar yollamamı istediğini söyledi. ben de neden bana söylemiyor bir aydır diyerek kızdım. sonradan tekrar göndermek için gönderilecek yeri açınca o sayfada minik bir not olarak açamdığını yazdığını gördüm. ama mail atması lazım. ben sınav yollama sayfasından mı kontrol edeceğim. sınav sonucunun yazacağı yere yazmış. sınav sonuçları da maille geliyor, hiç orayı açıp bakmıyorum. bu notu da maille söyleseydi madem. hem ben bir aydır sana cevap vermiyorsam şüphelen di mi? bi mail at sor; yavrum nedir derdin, sesin soluğun çıkmıyor diye. neyse ben bu notu farkedince jordan'dan özür diledim. bu sabah hocadan yeni bir mail gördüm .rar olduğu için açamıyormuş, lütfen .zip olsunmuş. ben de dosyanın adındaki sharp karakterinden kaynaklanıyor sanmıştım. onu silerek tekrar yolladım ama sebep o değilmiş. daha birinci sınıftayken sharp yüzünden açılmıyordu da dosyalar ordan aklıma geldi.
proctor formu da az önce jordan'a yolladım.
şimdi .net sınavı hocanın elince bu akşam geçecek, orda sabah ya. ayın 6'sında eline geçmiş oluyor, 7'sinde de kontrol etsin bir zahmet. geçerim inşallah.. kafamızdakilere göre güzel bir ödev olacak gibi..
bu akşam da misafir var. ıspanaklı krep, patatesli dereotlu poğaça, elmalı tatlı. üç çeşidi geçmemem gerekiyor da ondan.. salata yapmıyorum, doyurucu şeyler lazım.
5 Mart 2008 Çarşamba
14/20
test 10'u da dün bitirmem gerekiyordu, misafirim geldi bitiremedim. bugün bitiyor inşallah. akşama da .net'den kalan son soruyu yaparsam. yetiştirmiş oluyorum.
dün proctorum proctor formunu doldurdu, scanlenip gönderilmesi gerek asap.
c dersinin sınavı ile ilgil olarak da jordan biryerlere mail atmış, cevap bekliyormuş. 7 mart'dan sonrası için de dersinin açık kalmasını sağlamaya çalışacağım demiş. acaba extension aldığımı bilmiyor mu? biliyordur muhakkak ama ben yine de söyleyeyim. tiff olsa hayatta bunları yapmazdı, bu adam hem çabuk cevap veriyor, hem de iş bitirmeye çalışıyor. aman nazar değmesin.. spr'dan yana şanslı değilim çünkü.
4 Mart 2008 Salı
18/20
test 6 ile ilgili cevap geldi. birazdan eksik soruyu tamamlayıp yollayacağım. ama konuyu tamamen unutmuşum o bir soruyu yapmak öyle zor geliyor ki. gerçi hoca yine cevabıyla yollamış ama ne olur ne olmaz. beni deniyor olabilirler, ben yine de çözeceğim. unuttuğum konulara tekrar bakında aklıma geliyor tabi ama yeni baştan çalışıyorum. aslında ona aklıma gelmesi demezler, yeniden öğrenmek derler. proctoru nasıl yapıcam bilmiyorum. dün akşam ma105 ve ma111'i çalışırken hesap yaptığım defterlere baktım da, ben nasıl yapmışım bunları diyerek şaşırdım. sanki hiç hayatımda görmediğim şeyler, o kadar yabancı...
c263 yani c'nin son sınavı için de az önce mail attım. nerdeyse bir ay olacak cevap yok. eğer kaldıysam ve son gün haber verirse bu adamlar ne yaparım.. allah'ım please help. hem yeni spr'a, hem öğretmene, hem de dersin mailine attım. inşallah hayırlı cevap gelir.
3 Mart 2008 Pazartesi
18/20
pazar günü ma111 test8'i yaptım. sınava çalışmam gereken yere baktım. ilk başta bir konu anlatıyor sonrası tamamen konu ile ilgili örnek. hemen bir göz gezdirip sınava başladım. aman allahım o sınav ne öyle.. yapamıyorum! baştan iyice okyarak tekrar çalışmayı denedim, hayır kafam durdu resmen. anlamıyorum hiçbirşey. en son bütün şıkları tek tek deneme yoluna gittim ki.. çok zor biliyorsunuz.. sonra m. biraz daha kolay bir yolunu gösterdi de çözebildim. ama yine de sınavdan hiç umutlu değildim. amaaa 90% aldım!
bugün de test 9 ve 10'u bitirmeye çalışacağım.
c hocası hala son sınavın notunu göndermedi. o göndermedikçe ders tamamlanmamış görünüyor. 7 mart'dan önce gönderir de geçmiş olurum inşallah. kaldıysam ve bana bunu son gün gönderirse ne kadar kötü bir durum olur düşünemiyorum bile. herşeye sil baştan başlamam gerekir ki bu da bütün emeklerimin boşa gitmesi demek oluyor. allah korusun düşünmek istemiyorum. ben bu meseleyi hemen yeni spr'a sorayım.
1 Mart 2008 Cumartesi
17/20
ben de bugün test 7'yi bitirdim. çalışacak yeri azdı ve de bir önceki konulara dayanıyordu. sadece bir iki yeni formül veriyordu. hemen yaptım sınavı elh. 85% aldım.
sınavı erkenden bitirdim ve bu akşamki yemeğe vicdanım rahat gideceğim.
3 sınav kaldı ya can you believe this, ben can't.
29 Şubat 2008 Cuma
91% & 92&
.net hocası da mail atmış. ex.3=91% ve ex.4=92%. aradaki hangi farktan dolayı biri bir puan daha fazla bilemedim. aslında makalelerimin daha iyi olabilceğini söylemiş. makale yazmaktan çok bildiklerimi madde madde sıralıyormuşum. daha akıcı yazıp örnek vermeliymişim. ama öncekine göre yol katettiğimden it's okaymiş.
ilk yolladığım makale(ler) o kadar dandik olmuştu ki. şimdi ne yazarsam yazayım ilkinden güzel oluyor. hoca da ben gelişiyorum diye şevk açısından notları bol keseden veriyor. ilk yolladığım makale"ler" değil makale olmalıydı. 3 tane birbirinin aynı soruyu sormuşlar diye kızdığım günü hatırlarsınız. üzerinde bu sorulardan istediğiniz BİR tanesini çözün lafını görmeden hepsini yapmıştım. işte hoca da bunu anlayamayacak kadar zavallı olduğumu görünce bana acıyor sanırım. "olsun yazık kız yine iyi, eskiden hepsini yapıp yolluyordu, anlamıyordu" diye düşündüğünden eminim.