9 Eylül 2009 Çarşamba

blotter

aslında twitter'ın çok saçma sapan birşey olduğunu düşünmeye başladım. şöyle ki; telefonda patronum zilyonlarca talimatı sıralıyor ardarda. ben de içimden susmasını istediğimi söylemek yerine twitliyorum. "yeter, anladık" genelde bu tarz twitleri zaten belli bir yaş gurubu giriyor diyecektim, vazgeçtim. bu twitleri msninde hertürlü zamazingo olan, kocasına kociş diyen, arabasının arkasını peluş oyuncaklarla süsleyen, hello kity seven tipler giriyor. bunların amacı belli; birisi merak etse de sorsa derdimi. sormuyorum, çatla. hatta seni şutluyorum listeden. hadi git beybi.
herkes bu elemanlar gibi twitlemese de twitin amacı bu. ne yaptık, ne ettik, ne hissettik yazalım. hiçbirşey içimizde gizli kalmasın. dökelim ortaya, hoba!
ama şimdi ben twitlememe kararı aldım ya, içimden nasıl twitik düşünceler geçiyor anlatamam. böyle giderse blogun twittoştan farkı kalmayacak.
masada tuzluk ve biberlik çiftinin ayrı yerlere konmasına sinir oluyorum. sofrada bütün çiftler yanyana oturuyor, tuzluk-biberlik ayrı. ne alakası var yani? masanın başında oturanlar tuzlu yemek isteyenler, diğer başında oturanlar da acı yemek isteyenler mi? öyle belli bir durum varsa söyleyin yani, bilelim.
ay allahım ne boş bir post oldu.