28 Ocak 2008 Pazartesi

ready for test 3

section 2.3 ve 2.4'ü az önce bitirdim. yani artık test 3'ü yapabilmek için yeterli donanıma sahibim.
geçen hafta pek ders çalışamadım. anneme gittim, ders kitaplarım ve kıyafetlerimle. ders kitaplarım çantamdan hiç çıkmadı ama kıyafetler değiştirilip değiştirilip gezmelere gidildi. annemdeyken bir de tarif denedik. öyle bir kek ki baydı içimi. yemekten sonra yenmemesi lazım. bir daha yapacağımı zannetmiyorum. kek dediğin hafif olmalı, midesine oturmamalı insanın. tabi sitede bunu böyle yazmadım. isteyen denesin. çoğu kişi kekte o yoğun çikolata tadını sever.
annem ne çabuk yemek yapıyor öyle. önceden hiç farketmemiştim.. ben maillerime bakarken portakallı kereviz, brokoli salatası, mantarlı tavuk pişmişti bile.. aferin anneme ya süper pişiriyor.
hımm.. bi de bi haberim var; mer is back. kaç zamandır backmiş de haberimiz yokmuş. yemek blogu gibi görünebilirmiş ama değilmiş haberimiz olsunmuş. özlemişim onu okumayı. ama içindeki flickr ruhunu nasıl uyandırırız bilmiyorum. çok zor oluyor böyle, bahsettiği şeylerin hiçbirinin fotoğrafı yok elinde. neyse ki arkadaşında yediği hurmalı kurabiyenin fotosunu çekmiş. denemek istiyorum ama ona uygun bir kalıbım yok. belki eminönü'nde bulabilirim.
of rahat yazamıyorum. sanki tanıdığım birileri okuyormuş gibi hissediyorum bazen. okusalar birşey olmaz ama annemin arkadaşları da okumasın yani. hepsinin sitemin adını buraya yazıp gelmeleri an meselesi. çünkü annem sitenin adresini vermek yerine google'da melda ya da "siteninadı"nı yazın çıkar diyor. ama herkes annem kadar bilgili değil. google ne bilmiyorlar mesela. adres çubuğuna yazıp bekliyorlar. ya da her adresin sonunun noktacom olduğunu zannettiklerinden siteninadi.com yazıyorlar. sitesi tasarım aşamasında olan o derginin sitesi çıkıyor tabi. sonra da bana gelip; "melda senin siten tasarım aşamasındaymış" diyorlar. "hangi siteye girdiniz siz, allah allah" diyorum. "senin siteye girdik" diyorlar. allahım yarabbim :)) sonradan öğrendim derginin sayfasının tasarım aşamasında olduğunu. zaten bilsem ben bu ismi verir miydim ah ah.. o zamanlar bu işin bu kadar ilerleyeceğini hiç düşünmemiştim. öylesine başlıyordum. annemle isim düşünüp durduk. aklımıza gelenlerin hepsi daha önceden alınmıştı. en son annem melda'nın ye.mek zev.ki dedi. zincirleme isim tamlaması oldu diye sadece ye.mek zev.ki yazdım, oldu. aslında isim tamlaması olsun hiç istemiyordum ama oldu işte. noktanet'e geçtiğim vakit isim değişkliği yapabilirdim ama öyle zırtpırt isim değiştirenleri hiç sevmem. bırak kalsın dedim. kime dedim? aslında ben sadece isim değiştirenleri değil, telefon numarası ve e-mail adresi değiştirenleri de sevmem. bazı tanıdıklarım var milyonlarca numaraları var. aveası, telsimi.. ne gerek var bunca şeye? daha ucuzmuş. cep telefonundan kısacak kadar zor durumdaysan az konuş bence. yeni bir hat yeni bir telefon demek. bunlar bedava değil ki.. sen kaç saat konuşacaksın da o kendini amorti edecek.

önceki yazılardan birinde .net hocası için söylediklerimi geri alıyorum. yanlış anladığım bir durum varmış. o kadar akılsızca bir hareket yapmışım ki buraya yazarak bir daha hatırlamak istemiyorum. bir de bunu anlamasını hiç istemediğim biri anladı. fazla yazmıyorum zira kendisi bu blogu bulmuş ve gizliden gizliye okuyor olabilir.